Bir Fotoğraf İki Anı(1)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

s.122

tyc

Cumhuriyet Caddesi’nin 1935 yılına ait olan bu fotoğrafıyla “Yenişehir’de Dünden – Bugüne” zaman tünelinde birlikte yolculuk yapmaya ne dersiniz?

İşte bu geçmiş zamandan, günümüze kadar varlığını sürdüren Baba Hamamı’nın sağındaki genç çınar ağacı, günümüzde 81 yılın verdiği olgunluğu ile Cumhuriyet Caddesi’nin tam ortasında zamana meydan okurcasına dimdik ayakta duruyor.

Diğer çınar ağacı ise Nazmi Hoşgönül’e ait (Felek Salihin amcası) lokantanın köşesinde. Daha dün körpecik halde dururken, bu gün Yenişehir Taksi Durağının batısında korunmaya muhtaç durumda bulunuyor.

Daha arka plan da ise Osman Gazi’nin yaptırmış olduğu Kumluk Camii 700 yılı aşkın tarihi değerliliğini belgelerken, minaresini ve de camiinin bir kısmını görüyoruz.

Fotoğrafı Güncellemeye Sağdaki İşyerinden Başlayalım:

Burası Hacı Hasan Usta’nın fırınıdır. Ateş tuğlasıyla örülmüş kara fırın dediğimiz bu mekânda bütün yiyecekler odun ateşiyle pişirilirdi. Yiyeceklerin başında ev ekmeği olmak üzere, yufka ile hazırlanmış her çeşit tatlılar, börekler, kurabiye çeşitleri tepsilerle, et türü yemek çeşitleri ise güveç ya da saclarla fırına getirilir pişirilirdi.

Hele yerli kiremitler üstünde domates ve biberle donanmış, nar gibi de kızarmış palamut balıklarının tadı artık dillerde kaldı.

İlk olarak mesleğine bu fırında başlayan Abdullah Dalhan (77) (Gulibiç) geçmişe ait izlenimlerini şöyle anlatıyor:

“Bu fırın, resimdeki gibi iki katlı görünse de çekme katıyla üç katlı idi. Giriş kapısından 3-5 basamak aşağıya inilir, fırın bölümüne geçilirdi. Çekme katta her türlü ürünlerimizi hazırlar, üst katta ise hamurhane ile depo bulunurdu.

Bu mekânı sırasıyla çalıştıranlar; Tatar İzzet Usta, Arnavut Hacı Kerim Usta, İsa Faydalı ve Cemal Toraman (Kemal-Celal Toraman’ın babası) ustalardır.

Mesleğe ilk kez 1945 yılında Hacı Kerim Usta’nın yanında çırak olarak başladım. Kısa bir dönem de İsa Faydalı Ustayla çalışıp, kendi iş yerimi açmak üzere ayrıldım.

1949 da bugünkü iş yerimi açıp 6 ay çalıştırdım. İsa Usta hastalanıp fırını Cemal Usta’ya bırakınca, eski işime dönüp Cemal Usta ile birlikte bu dükkânlar yıkılıncaya kadar çalıştım (1952).

O yıllarda fırıncılık çok geçerli bir iş koluydu. Cemal Usta’nın yanında Çotuk Mustafa, Altındiş Mehmet ve Boncuk Mustafa kalfa olarak, Adem Pirinçci, Yaşar Subaşı, Mehmet Balkan, Eşref Bal, Nurettin Handerli ve ben çırak olarak çalışıyorduk.

İşimiz her gün saat 21.00’da başlar, ertesi gün saat 14.00’a kadar devam ederdi. Günde iki fırın ev ekmeği sallardık. Simidin susamlısı, şekerlisi, kurabiyesi, bisküvisi, poğaçaların en âlâsı, tatlılardan tereyağlısı bir de fıstıklı Şam tatlısı her zaman yaptığımız ürünlerdi.

Elektrik enerjisi belediye santralindeki dizel motorlarıyla temin edilirdi. Üretilen enerji yeterli gelmediği için, evlere ve işyerlerine kısıtlı olarak verilirdi. Elektrikler kesildiğinde lüks lambaları ışığında işimize devam ederdik.

Burası yıkıldıktan sonra Kozdere yolundaki kendi iş yerimi tekrar açtım. Askerlik hizmetimden sonra, aynı tempoyla çalışmaya devam ettim.

Çok çalıştım, kazandım, kazandığımı da tutup yerinde harcadım. Bu arada da yetiştirdiğim çırak ve kalfanın sayısı belli değildir. Yani anlayacağın şu gördüğün varlığımı ve sağlığımı hep bu mesleğe borçluyum.”

Ömrünü ateş önünde, kürek elinde yitiren koca usta mesleğini oğullarına hatta torunlarına da öğretmiş. Şu anda büyük oğlu Necdet Dalhan (50) kürek elinde ateş önünde, baba mesleğini Kozdere yolundaki işyerlerinde kardeşi Erkan’la nöbetleşe devam ettiriyorlar.

s.124

1965 yılı Kurban Bayramı arifesi. Kozdere Yolundaki Fırının önünde çekilen bir fotoğraf. Soldan Sağa: Abdullah Dalhan (Gulibiç), Büyük oğlu Necdet Dalhan (Henüz 5-6 yaşında), İpeklilerden Nimon’un oğlu Hüseyin Üzerker, Garip Hüseyin’in oğlu Mehmet Karasu.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Bir Fotoğraf İki Anı(1)
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.