Yenişehirli Marangozlar ve Keresteciler (3)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

 

 

Metin Çolpan: Yıl 1988 Çolpanlar Kerestenin Sanayi Çarşısındaki atölyesinde Metin Çolpan ve oğulları çalışanlarıyla birlikte tomrukları kamyondan vinçle atölyeye indirirlerken. Soldan itibaren: Hacı Emin Usta, Hasan Doğru, ortanca oğlu Zafer Çolpan, büyük oğlu Murat Çolpan, küçük oğlu Taner Çolpan, Ali Usta ve iş yeri sahibi Metin Çolpan birlikteler. (Fotoğraf kaynağı: Metin Çolpan)

 

 

 

İsmail Çolpan

İsmail Çolpan (1908-1982) : Yine 1950’li yıllarda Bilecik Caddesindeki iş yerinde su motoruna daire testere monte ederek, bu bıçkısıyla İnegöl’den satın aldığı kapakları, at arabasıyla iş yerine getirip, bunlardan kapak tahtası üreten İsmail Çolpan (1908-1982)’dır. Keresteci Metin

İsmail Çolpan
İsmail Çolpan

Çolpan’ın da (1944) babasıdır. Metin Çolpan babasıyla ilgili anılarını, şöyle dile getiriyordu;

Babam ilk işe, köyümüz olan Akdere’de, varlıklı ailelerden Hüseyin Karaçocuk’ların yanında bekar olarak başlamış. Hüseyin Amcalar Bursa’ya taşınınca Alacahırka’da kereste atölyesi kurup, kereste imalatına başlamışlar. Babam da, onların yanına gidip burada çalışmaya başlamış ve de keresteciliği öğrenmiş. Evlendikten sonra tekrar köyümüze dönerek Hüseyin Amcaların tarla ve bahçelerini çalıştırarak çiftçilikle geçimini sağlamış. Mehmet ağabeyim ve ben Akdere Köyünde dünyaya geldik ve burada büyüdük. Çocukluğumda babamın Hüseyin Amcalara ait tarla ve bahçeleri çalıştırdığını, yetiştirdiği ürünleri salı günleri Kelem Pazarındaki barakada, Perşembe günleri de İnegöl’deki sergisinde sattığı o günleri çok iyi bilirim. Pazarlara çift koşumlu at arabamızla gider, hatta İnegöl’den dönerken, kereste atölyelerinden hurda denilen kapakları satın alır, at arabasıyla Yenişehir’e getirirdi.  Bilecik Caddesindeki dükkânda, su motorundan imal ettiği daire testerede kapakları biçer, kapak tahtası yapardı. Bu tahtaları da saman arabalarına kanat yapmak için kullanırdı. 1964-1966 yıllarında askere gittim. Terhis olduktan sonra Sanayi Çarşısı Hızar Sokaktaki 3 No.lu iş yerimi arsa olarak belediyeden satın aldım. 600 metrekare olan o iş yerimin bütün kumunu Kocasu’dan at arabamızla yalnız başına taşıdım. İnşaatta kullanılan briketlerin hepsini bu arsamda kendim döküp kuruttum. Sanayideki iş yerimi öyle yaptım. 1968 yılında da 80’lik şerit makinesi alarak bu atölyede kereste imalatına öyle başladım. O yıllar tomruğu el gücüyle dört tekerli raylı arabaya koyar, önce kapaklar çıkarılır, sonra da kereste ve kalasları biçerdik. Zamanla ambalaj sandığı yapmaya başladık. Sandıklar üç kuşaklı olup domates için kullanılırdı. En çok işlediğimiz ağaç kavak ve çamdı. İlerleyen zaman içinde makineler değişmeye başladı. Vinci aldığımızda, emek gücüyle harcadığımız zamanları kazandık. Gün geçtikçe işimizde büyüdü. İşler büyüdükçe oğlanlar yetişti. Gün geldi, ne işlere yetişebildik, ne de mekâna. Atölye dar gelmeye başlayınca 2001 yılında da buraya geldik. Makine parkımızın tamamı uzaktan kumandalı oldu. Üretimler de bilgisayar ortamında el değmeden otomatik olarak yapılır oldu. Bende bu işleri çocuklara devredip, kendimi emekli yaptım. Ama her zaman burada beraberiz. Her türlü kararı birlikte alır öyle kararlaştırırız. Ürettiğimiz ürünler palet öncelikli olup, mermer ve granit fayanslar için ambalaj sandıklarına ağırlık verdik. İşler koşturunca nakliye işlerine de girdik. Dört tane tır alıp kendi vasıtalarımızla nakliyeye de başladık. Standartlar Enstitüsünden Lisans alınca bütün ürünlerimiz de patentli çıkmaya başladı. Ürünlerimizi hem iç piyasaya, Arap ülkeleri başta olmak üzere diğer ülkelere de ihraç etmekteyiz. Buradaki kapalı alanımız 6000 Metrekare olup, 2000 Metrekare açık alanımız var. Toplam çalışma alanımız 8000 metrekare olup, burada 50 kişi çalışmaktadır,” diyordu.

Günümüzde ilçemizin en gelişmiş kereste fabrikası olan, Çolpanlar Kereste Limited Şirketi, Yeni Sanayi Bölgesi, Keresteciler Bölümünde faaliyet göstermektedir. Baba mesleği olan Metin Çolpan ve oğulları Murat, Zafer ve Taner Çolpan, el ele verip, yaptıkları iş bölümünde ekip olarak, bu ata mesleğini daha da doruğa taşımanın gayreti içindeler.

Hüseyin Adana (1913-1987) : Kurtuluş Mahallesi Zühre Sokak No: 6/A da ki atölyesinde oğulları İbrahim Adana (1943-1991) ve Saim Adana ile birlikte kereste imalatı yaparlardı. Hüseyin Usta çok naif bir insandı. Tebessümü yüzünden hiç eksik olmazdı.

Kerestecilik mesleğine Sekeri (Yazılı) köyünde başlayan başarılı iş adamı Mehmet Öztürk’ün (1913-1977) anılarını küçük oğlu Mustafa Öztürk’ten (1952) dinledim:

 

 

 

 

 

Yıl 1973. Mehmet Öztürk”ün Sanayi Çarşısı, Sanayi Sokak No: 37’deki atölyesinde. Soldan itibaren: Mustafa Öztürk, Nuri Öztürk ve Nuri Usta 80’lik şeritte keresteyi biçerken  (Fotoğraf kaynağı: Mustafa Öztürk

 

 

 

 

 

 

 

Rahmetli babam girişimci bir insandı. Köyümüzde su ile çalışan değirmenimiz vardı. Bu değirmenin miline, kendi yetenekleriyle yaptığı aparatı takarak, su hızarını kurdu ve kereste imalatına 1957 yılında başladı.  Aynı teknikleri kullanarak elektrik enerjisini elde etmişti. Köyde hatırı sayılan biriydi. Babaannem de sağdı. Varlıklı geniş bir aile olup evimizde 18 kişi yaşardık. Öğün zamanı geldiğinde, tek sofra bizleri almaz, iki üç sofra olurduk. Bu tarzdaki yaşantımız 1965 yılına kadar devam etti. Babam aynı yıl Yenişehir’e taşındı. Köydeki değirmen ve hızar işlerini büyük ağabeyim Osman Öztürk’e (1934-2006), tarım işlerini de küçük ağabeyim Nuri Öztürk’e (1936-2005) bıraktı. Babam da Sanayi Çarşısı Sanayi Sokak No: 37’deki arsayı alarak, buraya kereste atölyesini yaptı. Ben askere gidinceye kadar babamla birlikte çalıştık. Buradaki işler bize ağır gelmeye başlayınca 1973 yılında Nuri ağabeyim de Yenişehir’e yerleşti ve üçümüz birlikte çalışmalarımızı sürdürdük. Bu birlikteliğimiz 1984 yılına kadar devam etti. Ben o yıl kümes hayvanı bakmak için ortaklıktan anlaşarak ayrılınca, kereste işi de Nuri ağabeyime kaldı. Bu atölyedeki işleri çocuklarıyla ile birlikte ölünceye kadar devam ettirdi. 2005 yılında da rahmetli olunca, bu gün o atölye de çocukları Sezai ile Senayi ağaç ürünlerinin her türünü yapmağa devam etmekteler. Osman Ağabeyim (1934-2006) ise Yenişehir’e 1975 yılında geldi. Sanayi Çarşı Beşevler Sokaktaki işyerlerini kereste atölyesi yaparak, köydeki bıçkıyı da buraya kurdu. Oğlu Enver, Baki ve Tacettin ile birlikte çalıştı. Daha sonra bu işini büyük oğlu Enver devam ettirdi. Hâla aynı atölyede üretime devam ediyor. Bu meslekte önemli olan hususları açıklayacak olursak; şunlara dikkat etmek lazım. Örneğin; ayakta kavak aldığımız zaman, satın alınan kavakları kışın kesmek gerekir. Çünkü kavak ağacına su yürümeden satın alınan ağaçları kesmek gerekir. Şayet su yürüdükten sonra kesip, üzerinden de yaz sıcakları geçtikten sonra, kesilen ağaçların kabuklarının altında ağaç kurdu oluşur ki bu da mala zarar verir. Kavak ağacının boyu ovada kısa, vadilerde ise uzun olur. Satın alınacak kavaklar mutlaka yerinde görülmesi gerekir. Kavak; kutur hesabı yani metreküp hesabıyla, kilo hesabıyla ya da götürü hesabı satın alınır. Hesapları yaparken kuturları sağlıklı almak lazım. Kilo ile alınacaksa kavağa suyun yürümemiş olmasa gerekir. Götürü ise gönül bırakmadan yapılacak bir alış-veriştir. Fakat Orman İşletmelerinden alınan tomruklar yerinde görüldüğü için böyle sıkıntı olmaz,” diyordu.

Ali Can
Ali Can

 

Ali Can (1920-1967):Çayır Mahallesi Tahıl Sokak No: 8 de Kereste Mağazası vardı. 1960 İhtilalından sonra seçimle iş başına gelen ilk Belediye Başkanı Ali Can’dır. Belediye Başkanı olduktan sonra iş yerine Marangoz Ferit Türkoğlu taşınmıştı. Atatürk’ün 29. Ölüm Yıl Dönümünde Bursa’daki anma törenleri sırasında vefat etmişti.

 

 

 

Latif Aktı
Latif Aktı

Latif Aktı (1925-1999):  Emekli Orman Muhafaza Memurlarındandır. Yenigün Mahallesi Bursa Caddesi No: 36 da, kereste imalatı yaparken, ambalaj sandığı da üretirdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenişehirli Marangozlar ve Keresteciler (3)

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.