Antikçağ düşünürlerinden Herakleitos şöyle der: “Evrende her şey her an değişir. Hiçbir şey kendisiyle aynı kalamaz.”
Ben değişirim, siz değişirsiniz, herkes her şey değişir.Değişim kaçınılmazdır.
Koşulların sürekli değiştiği bir dünyada değişmeden, dönüşmeden yaşayamayız. Düşüncelerimiz, değer yargılarımız, sorularımız, yanıtlarımız, tercihlerimiz ve davranışlarımız değişir.
İnsan değişerek gelişir. Eski hamam eski taslarla bir yere varamayız. Eski köye yeni adetler çıkarmadan değişim sağlanamaz. Değişmek yenilenmektir; yeni bir insan olmaktır.
Değişmek keşfetmektir. Deneyimlerimizin sonucunda değişiriz.
Öğreniriz, olgunlaşırız, yeniliriz, inciniriz, yaralanırız ve değişiriz. “Ben buyum!” söyleminden “Ne salakmışım!” söylemine geçeriz.
Takım tutar gibi tutulmaz hayat. Değişmek keşfetmektir. Hatalardan ders almak ve yeni bir bakış açısı geliştirmektir.
Değişmek, durumdan duruma girmek değildir, yanardöner olmak değildir. Döneklik hiç değildir. Döneklik, kişinin aşağılanmaya gönüllü olmasıdır ve bu başka bir yazımızın konusu olacaktır.
Çevremde bazı vitaminsiz tipler var. Sıkıştıkları anda: “Ben buyum; yapım böyle, değişemem” diyorlar ve ekliyorlar: “Beni böyle kabul edin.”
“Ben buyum, değişemem!” demek; ben çakalım, bencilim, eleştiriye gelemem, öz eleştiri yapmaktan hiç hoşlanmam, kimse için kılımı kıpırdatmam. Öküz geldim öküz gideceğim demektir.
“Ben buyum!” demek; geçinmeye gönlüm yok demektir. Sizin ne düşündüğünüz, ne kadar incindiğiniz onun umurunda değildir. Tıpkı şu diyalogda olduğu gibi:
-Karınızı niçin dövdünüz?
-Ben buyum, değişemem!
Bu tipler genellikle aptaldır. Bunlar sadece aptal değildir. Aynı zamanda hoşgörüsüzdürler, empati kuramazlar, hiçbir değer üretemezler, saldırgan bir tavırla saçmalıklarını kabul ettirmek ister.
Akıllı, duygulu, donanımlı, duyarlı, sorgulayıcı ve özgürlüğüne düşkün insanlar değişime karşı direnmezler; çünkü değişmek gelişmek demektir.