İnsanların yaparken zorlandıkları ve yapamadıkları işler vardır.
Yapılan ve yapılamayan işlerin niteliği de kişiden kişiye değişir. Bazılarımız için zor hatta imkansız olan işleri, yine bazılarımız kolayca yapabilir, yaptırabilir.
İşlerini kolay yapanlar kolay yaşarlar. Belki de bu nedenle hayatı, kendilerinde olduğu gibi sorunsuz zannederler.
Bu insanların belirgin bir diğer özelliği ise kendilerine duydukları sanal güvendir.
Bu güvenin bizim bildiğimiz güvenle ilgisi yoktur. Çünkü bu güven kendine değil, yaslandıkları kişi ve kurum kaynaklıdır.
Asıl kendine güven ise bilgi gerektirir, birikim gerektirir, çaba gerektirir, çalışma gerektirir, mücadele gücü gerektirir.
Bir araya gelme, güç olma, örgütlenme ihtiyaçları da buradan doğar.
Benzer durumda olan insanların yaşamlarını kolaylaştırmak, doğru olduğuna inandıkları şekilde yaşamak için birlikte olmaları zorunluluktur.
Zorunluluk olması bunun kolay olmasını sağlamaz. Aksine, karışık ve zordur.
Karışık olan yanı; sizinle benzer durumda olanlarla buluşacaksınız, onlarla birlik olup güç olmayı deneyeceksiniz. Canınız yandığında, çözüm aradığınızda, başınızın çaresine bakmak yerine, canı yananların, çaresizlerin yanına sığınacaksınız ve içinde bulunduğunuz durumdan mümkün olan en az zararla kurtulacaksınız.
Zor olan yanı ise; bu birlikteliklerin kurulması ve güç olacak noktaya taşınmasıdır.
O kadar çok böleni var ki o işin. Bunların en önemlisi, güç olmak için bir araya geldiğiniz insanların asıl niyetlerinin bu olmadığını anlamanız olur.
Her aşaması sorun ve tuzaklarla dolu bu çabanın kısa sürede güven sarsıcı bir noktaya gelmesi de kaçınılmazdır.
İnsan ilişkilerinde iki noktayı önemli ve yeterli bulmuşumdur.
Birincisi samimiyet. İlişki içinde olduğunuz insanlar söylediklerinde ve yaptıklarında samimiyseler, bundan eminseniz, dostluğun, birlikte iş yapmanın yolu açıktır.
Samimiyet önemli bir özelliktir ve kişinin, her türlü bencillikten, günlük çıkar ilişkilerinden, küçük hesaplardan arınmış olması gerekir.
İkincisi ise konuşabilirliktir. Yakınınızda sizin için önemli olan insanlarla konuşabiliyorsanız, onu dinleyebiliyor ve kendinizi dinletebiliyorsanız bu ilişkiden korkmak için bir neden yoktur.
Temelde bu iki özelliğin insan ilişkilerinin vazgeçilmezi kabul etmek, bu konuda ısrarlı olmak sağlıklı ilişkilerin başlangıcı sayılmalıdır. Daha ilk karşılaşılan andan itibaren sergilenecek samimiyetsiz bir tavır iyi gözlenmeli, dikkate alınmalı ve önemsenmelidir. Çünkü o samimiyetsizliğin size yansıyan bölümünü görmezseniz sonraki ilişkilerinizin vıcık vıcık bir hal almasını fark edemezsiniz.
Samimiyet doğru yaklaşımlar getirir. Samimiyet önyargılardan kurtarır. Samimiyet anlaşmazlıkların en kolay çözüm yoludur. Ama samimiyet zordur…