“Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.”
Diyor 2 bin 560 yaşındaki filozof Konfüçyüs.
İster istemez düşünüyor insan,
Çevresindeki büyük gölgeli, küçük insanları.
*
Her zaman olmasa da küçük insanların büyük gölgeleri olduğunu biliriz.
Biliriz de yine de gerçek sanırız bazen.
Göz yanılması olduğunu bilirken bile, çözemeyiz işin sırrını.
*
Farkına varır bazılarımız,
Söylemezler.
Cesaretleri yoktur.
Gölgeyle selamlaşmayı tercih ederler.
Yaşamını, gölgeye göre denk alıverirler.
*
Kimi ise farkında bile değildir,
Küçük insanlara büyük hürmet, sunduğunun.
Kimileri de beklemeyi seçer, gölgenin kaybolacağını bilerek,
Gölgesini, kendisi sanan kişinin sonunu.
*
Küçük insanların büyük gölgeleri olabilir ama geçicidir.
Güneş vurmazsa üzerlerine, kalmaz geriye ne küçük insanlar,
Ne de büyük gölgeleri.
Her gölge oyununda olduğu gibi onun da vardır son perdesi.
Sahne ışıkları kapandığında
Küçük insanların gölgeleri kaybolur ve kendileri kalır.
Küçücüktürler, artık fark edilmezler.
Sessizce kaybolur ve silinirler.
Üzerlerine basılmasın, yaşasın istersiniz,
Gölgeleri olmadan ve hak ettikleri kadar.
*
Şimdi, çevremize alıcı bir gözle yeniden bakalım.
İyice bir düşünelim.
Görelim şu gölgesi büyük, kendisi küçük olan bu insanları.
Fark ettiğinizi fark ettirin onlara.
Korkmayın, haykırın,
Gölgelerin kaybolduğunu, ne kadar küçük olduklarını, bildiğinizi söyleyin.