Öğretmenlik zor bir iştir; birikim, sabır ve donanım gerektirir. Kendi çocuklarımıza öğretmenlik yapmak istediğimiz zaman bu durumu daha iyi anlarız. Bazen yüzeysel olarak bildiğimiz bir konuyu çok iyi bildiğimizi sanırız. Bazen de konuyu çok iyi bildiğimiz halde çok kötü anlatırız.
Veliler genellikle sabırsız ve serttir, öğretmeye karşı isteksizdir. Bazı veliler de haddinden fazla hoşgörülüdür. Çocukları hakkında objektif kararlar alamazlar.
Bu işleri uzmanlarına bırakmak yerinde olur. Uzman dediğimiz kişi, öğrencinin zayıf ve güçlü yanlarını iyi tespit eder, uygun öğretim tekniklerini kullanarak öğrenmeyi ilginç kılmayı başarır.
Öğrenciye çalışma alışkanlığı kazandırılmadan başarı elde edilemez. Bu alışkanlığı ailenin kazandırması çok zordur. Aile her zaman bir bahaneye yenik düşer. Çocuğun başı ağrıyor, konuklar geldi, bir önceki gece iyi uyuyamadı gibi bahaneler işi sulandırmaya yeter. Ailede her şeyi hazır bulan bir çocuk tembelleşir ve silikleşir.
Okulda bu tür bahaneler geçerli değildir. Okulun esas gücü de buradadır. Yatılı okullar, bazı olumsuzlukları giderildiğinde çok donanımlı, çok iradeli, çok dayanıklı ve yaratıcı gençler yetiştiren kurumlardır. Cumhuriyetimizin en büyük eğitim projelerinden olan Köy Enstitüleri her yönüyle mükemmel gençler yetiştirdi.
Öğretmek eğlendirmek değildir. Öğretim programlarının hedefi çocukları ve gençleri geleceğe hazırlamaktır. Bu iş ancak ciddi bir planlamayla ve denetimle gerçekleştirilebilir. Öğrenme işini eğlenceye dökmek hatalıdır. Uzaktan eğitim beklenen etkiyi sağlayamaz. Öğrenciyi edilgin bırakan ve sürekli öğretmenin anlatmasına dayanan öğretim şekli başarılı olamaz.
Öğrencilerin başarıları mutlaka değerlendirilmeli ve denetlenmelidir. Bazı veliler ve eğitimciler sınavların kaldırılmasını önerirler. Bu isteklerinde çok haksızdırlar; çünkü ölçme ve değerlendirmenin yer almadığı bir etkinlikte ciddi bir öğrenme gerçekleşemez. Bazı okullara giriş için yapılan sınavları kaldırmak hatalıdır. Başarılı öğrenciler, sınavla öğrenci alan okullara girebilmek için motive oluyorlar. Bu harika gücü zayıflatmamak gerekir.
Öğretimin en önemli aşaması başlangıç aşamasıdır. Bazı veliler öğretimin ilk aşamasına pek önem vermezler. “Çocuğum ders çalışmayı sevmiyor.” dedikten sonra hemen eklerler: “Zararı yok, henüz ikinci sınıfta.” Oysa tüm güzel alışkanlıklar küçük yaşta edinilir. İyi okumak, iyi yazmak, iyi hesaplamak mükemmel bir güçtür.
Günümüzde pek çok kişi, bu temel donanımdan mahrumdur. Okumaları hatalı ve kötü, yazıları çirkin ve okunaksızdır. Sözcüklerin anlamlarını hatırlayamazlar. Matematiği çok zor bir ders olarak algılarlar. Matematiğin temel bilgilerini alamadıkları için sonraki bilgileri kavramakta isteksiz davranırlar. Kendi adıma söyleyeyim: Matematiği sevemeyişimin ve o derste başarısız olmamın tek nedeni kötü öğretmenlerdir.
Birçok şeyi orta derece öğretmektense az şeyi iyi öğretmek gerekir. Programları yüklemenin hiçbir anlamı yoktur. Öğretim programlarının amacı her alanda bir şeyler bilen insanlar yetiştirmek değil, donanımlı beyinler yetiştirmektir.