Modern ailelerin çocuk eğitimi konusunda kafaları epey karışık. Geleneksel çocuk yetiştirme tekniklerini uygulamak istemiyorlar. Çağdaş yaklaşımlardan yana bir tutum sergiliyorlar ama bu tutumlarını uygulama aşamasında tereddütlü davranıyorlar.
Çatışmalardan kaçınmak için çocuklarını haklı nedenleri bile olsa eleştirmek istemiyorlar. Azarladıkları zaman çocuklarının kendilerini sevmeyeceklerini düşünüyorlar. Bu durum modern ailelerin elini kolunu bağlıyor.
Çocuklarıyla arkadaş olmak istiyorlar ve bunu sağlamak için saygıyı feda etmeye razılar. Bu hiç iyi bir fikir değil. Çocuğun pek çok arkadaşı olabilir ama iki ebeveyni vardır. Ebeveynler her zaman arkadaştan daha gerekli ve daha değerlidir. Çocuğun arkadaşları hatalı bir davranışı düzeltemez. Düzeltemedikleri gibi çocuğun hatalı davranışlarına yenilerini ekleyebilirler.
“Ben çocuğumla arkadaş gibiyim.” sözünü oldum olası sevmem. Bu söz içi boş bir sözdür. Çocukların arkadaştan önce anne babaya ihtiyacı vardır.
Çocuğun hatalı davranışlarını düzeltmek anne babanın görevidir. Anne baba çocuğun hatalı davranışlarını düzeltirken çocuklardan gelebilecek tepkileri, öfkeleri hatta nefreti göze almalıdırlar.
Çocuğa disiplin vermek anne babanın görevi ve sorumluluğudur. Disiplin vermek, çocuğa öfkelenmek ve her hatalı davranış için yaptırım uygulamak değildir. Doğru disiplin çaba gerektirir. Adil ve şefkatli disiplin stratejileri oluşturmak ve bunları uygulamak konusunda anne ve baba arasında görüş birliği sağlanamazsa çabalar sonuç vermez.
Çocuklara uygulanan sınırlamaların ona zarar vereceği yönündeki her düşünce çarpıktır. Böyle bir bakış açısı sorumluluktan kaçmak ve kendini kandırmak anlamına gelir. Kurallar ve kısıtlamalar yaratıcı düşünmeyi engellemez aksine kolaylaştırır.
Çocuğun kural tanımazlığına ve saldırganlıklarına izin vermek, onların iyi tercihler yapacaklarını ileri sürmek temelsiz bir yaklaşımdır. Böyle bir yaklaşım arsız ve narsist bir çocuk yapılanmasına neden olur. Çocuklara kural koymazsanız onu yatağa normal bir saatte yatıramazsınız; gece adamakıllı sersemleşinceye kadar karşı koyar. Kahvaltı yapmaz, karnını abur cuburla ve genellikle zararlı besinlerle doldurur. Hiçbir şeyin değerini bilmeyen hiçbir şeyle mutlu olmayan, saldırgan ve obez bir çocuk yetiştirirsiniz.
Sürekli olarak annesinin suratına tokat atan bir çocuk düşünün. Neden böyle bir şey yapar? Nedeni çok belli. Annesi üzerinde hakimiyet kurmak istiyor. İki ve üç yaş çocukları en vahşi insanlardır. Tekme atarlar, vururlar, ısırırlar, başkalarının eşyalarını çalarlar. Bütün bunları keşfetmek, dürtüsel arzularını tatmin etmek ve sınırlarını zorlamak için yaparlar.
Çocukta görülen bu tür eylemler sürekli olarak düzeltilmelidir. İki yaşında bir kızı olan genç bir bayan sohbetimiz sırasında bana şöyle bir şey söylemişti: “Kızım bana öyle sert vuruyor beni öyle sert tekmeliyor ki canımı acıtıyor. İsteklerini yerine getirmediğim zaman yerde debeleniyor ve avazı çıktığı kadar bağırıyor.” Kendisine: “Peki, siz bu durum karşısında ne yapıyorsunuz? diye sordum. Verdiği yanıt, bu yazının eleştirdiği temel sorunu kanıtlar niteliğindeydi: “O ne istiyorsa yapıyorum.” dedi.
Bu genç hanıma önerim şudur: Kızınızın size vurmasından ve yerde debelenmesinden gerçekten rahatsızsanız davranışı düzeltme işine hemen başlayın. Gerekli düzeltmeyi yapmazsanız ve ona düzgün davranmayı öğretmezseniz çocuğunuz sizi çileden çıkarmaya, bunaltmaya devam eder. Siz de hıncınızı kocanızdan çıkarırsınız.
Çocuklarınızın kural tanımazlığına izin vermeyin!