1 Mayıs neydi?
Emekti.
1 Mayıs neydi?
Dayanışmaydı.
Unutmayalım, Emek ancak ve ancak dayanışma ile değerli hale gelir.
1 Mayıs,
Tarlada çalışan, ürün yetiştiren Karacaaali’deki Mehmet Amca, Köprühisar’daki Erkan Amca, Kızılköy’deki Vasfi Abi; bahçesindeki, tarlasındaki mahsulü şehirde satan, hale ulaştıran Arnavutköylü Fatma Teyze, Şileli Ali Çavuş, Çukurovalı Münire Teyze, Aydınlı Hatçe Teyze,
Saatlerce durmadan çalıştırılan Şirin, fazla mesaisini hatta maaşını almadan hakları gasp edilen Bahar, işten haksız olarak çıkarılan Uğur, iş kazasına uğrayan işveren tarafından kapı dışarı edilen Ersin, iş kazası sonucu ölen Eren,
İstanbul’da fabrikalarda çalışan Ahmet, Bursa’da otomobil-tekstil fabrikalarında çalışan işçi Fahri, Esnaf Yüksel, Emekli İbrahim, Memur Zeynep, Doktor Selçuk, Mühendis Doğan, Öğretmen Murat, Avukat Mahir, İşsiz Aysel,
Emeğinin hakkını alamayan ve emeği sömürülen milyonlardır.
1 Mayıs,
Emekli olmasına rağmen 3 Kuruş maaşa tama etmek zorunda kalan, bayramda torununa harçlık bile veremeyen Bekir Amca, bugüne kadar namusu ile para kazanan fakat artık kirasını zor çıkaran Köfteci Muammer, Üsküdar’lı esnaf İbrahim, yıllarca atanamayan, görüşüne bakılarak belki atanan, krediye girmeden tatile bile gidemeyen, kredi kartları şişmiş olan ama yine de ders anlatsın, hasta baksın, iş yapsın, evrak çıkarsın diye bekledikleri kamu çalışanlarıdır.
1 Mayıs,
Annelerimiz, bizi yetiştirenler, hepsi; sensin baba yıllardır durmadan çalışan, ter döken..
1 Mayıs çalışıp üreten, kıt kanaat geçinen, yine de yoğun emek veren, hakkını bir türlü alamayan, ama yine çalışan, çalışan, durmadan çalışan bu ülkedeki ve hatta dünyadaki herkes demektir.
1 Mayıs işçilerin de içinde olduğu tüm emekçinin bayramıdır. Emek veren, ter döken herkesin bayramıdır.
Bu güne bayram diyoruz fakat 1 Mayıslarda yapılan zulmleri, 1977 1 Mayıs’ını unutmadık; her gün emekçilerin ölümüne sebep olan bu sistemin adaletsizliğini de unutmadık.
Bu günü emek günü haline dönüştüren, emekçilerin Amerika’da günlük 12 saati aşan çalışma şartlarına karşı çıktığı ve birçok işinin öldürülmesi olayını da unutmadık.
Ancak bu mücadelelerin sonunda, günlük çalışma saatlerinin düşürülmesi, emeğin yüce bir değer sayılması, emeğinin karşılığının artması ve kölelik düzeninin kalkması sağlandı.
Sonuç olarak, 1 Mayıs’ın özünde sen varsın Ahmet Abi, Ayşe Teyze, yani 1 Mayıs’ın özünde emek veren, emekçi var ve Dayanışma var.
Bizde ise, vatandaş var, emek var, emekçi var ve fakat dayanışma yok.
İşte bu yüzden her 1 Mayıs’ta olduğu gibi yine sömürüye karşı topyekun, bir dayanışma ile hareket edilmediği için emeğin sömürülmesinden, emeğin karşılığının hiçbir alanda alınamamasından bahsediyoruz.
Çünkü sen ve tüm emekçiler, emeğinizin kutsallığının, emeğinizin değerinin ne olduğunu bilmiyor, bunu karşılığını talep etmiyor. 1 Mayıs’ta ABD’de işçiler öldürüldüğünde, tam 6 Bin beyaz ve siyah tenli vatandaş sokaktaydı. Hem de ne zaman biliyor musunuz, beyaz-siyah ten ayrımı yapıldığı, toplumların ayrıştırıldığı, ırkçılığın tırmandığı bir dönemde ve hatta siyah tenli vatandaşların bazı parklara ve sokaklara girmesinin yasak olduğu dönemde binlerce beyaz ve siyah yan yana gelebilerek hep bir ağızdan haykırdı: Emeğimin değerini bilin ve değerini verin. Hiçbir emekçiye, baskı, zülm, angarya, işkence yapılmasın, insan haklarına aykırı bir şekilde, çalışmaktan ölesiye kadar hiçbir emekçi köle gibi çalıştırılmasın.
1 Mayıs sadece benim değil, sadece bir grubun, bir sivil toplum kuruluşunun, sendikanın, bir partinin ya da bir ideolojinin değil, 1 Mayıs, emeğin savunulması herkesimin “görevi”. Sen, bu yazıyı okuyan, bu yazıyı aktardığın kişi, onun aktardığı ve diğeri ve diğeri ve onun da etrafındaki emekçiler, emek gününüze, emeğinize bugün ve her gün tüm emekçiler olarak dayanışma ile sahip çıkın, meydanlara çıkın, hakkınızı isteyin ve alın.
Çünkü emek en yüce değerdir ve emekçilerin hakkı hak ettikleri şartlarda ödenmelidir.
Tüm emekçilerin ama herhangi bir alanda emek veren tüm insanların 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun.