Gencecik çocukların sınavlarını ÖSYM yanlış okudu.
Bu ülkeye emek veren ve emek vermiş memurlara “sadece ve sadece %3+3 zam” öngörüldü.
17 Ağustos’un yıldönümünde, Deprem kuşağında olan, son günlerde her gün sallanan, her an büyük bir deprem beklenen ülkemizin metropolü İstanbul’da 470 deprem toplanma alanından 400’den fazlasının AVM ve rezidans yapılmak üzere imara açıldığı ortaya çıktı.
En son da, dünya hukuk liginde 113 Ülke arasında 8 sıra düşerek 99. Sırada ancak yer bulduk.
İrili-ufaklı daha birçok konu var bu köşeye konu olacak. Ve bunlar sadece 1 haftada olanlar.
Dikkat edin gençleri, çalışanları, yaşlıları ve de ülkenin tamamını ilgilendiren konular bunlar.
Yani toplumun tamamını etkileyen, aynı anda adaletsizliği ortaya koyan durumlar bunlar.
Peki Ne Zaman Normal Bir Ülke Olacağız?
Ne zaman “Ne Olacak Bu Ülkenin Hali?” konuşmalarına son vereceğiz?
Ne zaman devlete, yönetenlere, kurumlara güveneceğiz?
***
ÖSYM ne yapması gerekiyor? Yıllardır çalışan didişen gençlerin sınavlarını organize edecek, bir de bunları doğru bir şekilde okuyup doğru bir şekilde yerleştirme yapacak. Ne yaptılar peki? Sınavı aslında kazanamayan binlerce genci yanlışlıkla yerleştirdiler, binlercesini de yanlış yere yerleştirdiler. Bu olay ortaya çıktı ve büyük bir hayal kırıklığı.. Yahu yapılacak şey çok basit değil mi? Bu ülkede soruları çaldıran, sonuçları doğru açıklayamayan ÖSYM’ye nasıl güvenilir?
***
Devletin çarklarının dönmesini sağlayan, devletin kadrolarında iş yapan memurlar, yani devletin bir anlamda “öz evlatları”. Elektriğe, doğalgaza, gıda ürünlerine, ulaşıma, vergilere %10’dan %600’ekadar zam yapan hükümetin, nasıl %3 zam önerirken yüzü kızarmaz? Hiç vermeyin zam daha iyi, bu ne böyle dalga geçer gibi. Hani bu ülke 20 büyük ekonomiden biriydi? Türkiye alacağını alırken büyük ekonomi ama halkına verirken gayet küçük ekonomi mi? Hükümet yetkilileri için kendileri, aileleri ve yandaşları mı var sadece? Memur, emekli, işçi, çiftçi, esnaf hiç mi önemli değil?
***
Ege Bölgesinde her gün deprem oluyor. Bizim, sizin yaşadığımız yerde olmasa bile, deprem haberi bile yürekleri ağza getiriyor. Türkiye’de toplam 7 Milyon konut var ve resmi rakamlara göre 2 Milyonu ilk büyük depremde yıkılacak. 17 Ağustos’un yıldönümündeyiz, hatırlayın Gölcük Depreminin olduğu zamanları. Bu konutlarla depreme karşı ayakta kalmak güç. Yapılan tek bir faaliyet yok, hükümet sayesinde depremin gelmesini öyle çaresizce bekliyoruz. Diyelim ki hayatta kaldık. Bir yerde toplanmamız, oluşacak olumsuzluklara karşı kendimizi korumamız, belki de uzun süre konaklamamız gerekecek bir yere ihtiyacımız olacak değil mi? O zaman yandınız.. Türkiye genelinde deprem toplanma alanı neredeyse kalmadı. Örneğin büyük bir deprem bekleyen İstanbul’da 470 Deprem Toplanma Alanı’nın 400’den fazlası imara açıldı. Buraları imara açanlar yine mevcut hükümet. Ya anlamıyorum ki, bunların Allah korkusu da mı yok ya? Depremden sığınılacak yerlere AVM ve Rezidans yapmak nasıl bir karaktersizliktir?
***
Türkiye’de 3 büyük problem var. İnsanlar Parasızlaştırıldı, Bilinçsizleştirildi ve Hukuksuzlaştırıldı. Yukarıdaki konular bu başlıkların sonucu. İnsanların hukuksuzlaştırılmasının belgesi de geçtiğimiz gün açıklandı.
Dünyadaki ülkelerin hukuk devleti olma seviyeleri, adaletin tesis edilme durumlarına göre yapılan dünya hukuk ligi sıralaması geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Dünya hukuk liginde 8 sıra daha düşerek 113 Ülke arasında 99. Olduk. Listeyi şöyle bir inceledim büyük bir merakla. Bu kadar geride isek, önümüzdekiler ya da civardakiler hangi ülkeler diye? O kadar kötü bir haldeyiz ki hukuk anlamında, bir önümüzde birçok kişinin haritada gösteremeyeceği Myanmar, bir arkamızda ise Afrika’nın mahrumiyet bölgelerinden Kenya vardı. Bu ülkeler demokratik, hukuk devletleri bile olmayan, kabile devleti kıvamında ülkeler. Myanmar nedir ya, Kenya nedir? Ne zaman biz bu kadar pespaye bir hale geldik. Ne zaman biz dünyanın en geri, en anti demokratik,medeniyete en uzak ülkeleri ile eşdeğer olduk?
Tesadüf mü bu sıralama peki? Kim adliyede hakkını alabiliyor, kim kendini güvende hissedebiliyor ki? Yahu herkes dinleniyor muyum diyor. Hükümeti eleştirmek inanılmaz korkulan bir şey. Herkes hukukun siyasallaştığını farkında, kararlar sana göre bana göre veriliyor. Sonuç ortada.. İşte Myanmar’dan kötü Kenya’dan iyisin hukuk güvenliği açısından.
ABD uzaydaki gezegenlerin için muhafız arar, Mars’ta yaşamı soruşturur, dünya bilimde ilerler, ekonomisini, demokrasisini güçlendirirken, bu kadar rezaletin arasında, uzun süre organik hoşaf tartıştık, müftülere nikah yetkisinin çok hayati olduğunu söyleyenler oldu; Almanya’ya nota verdik, racon kestik, bol bol boş işlerle uğraşanlar oldu; ülke ile ilgili ise olumlu tek bir şey yapmadılar sağ olsunlar.
Ve netice olarak..
Ne olacak bu ülkenin hali?