Kibirlilik Ruh Hastalığıdır
Bu yazımda sizlere kibirli insanların özelliklerini anlatmaya çalışacağım. Söze Mevlana’dan bir alıntıyla başlayayım. Mevlana diyor ki:” Kibirli insanlar söz söylerken soğan gibi kokarlar.”
Kibirlilik bilgisizliği, cehaleti, ezikliği, görgüsüzlüğü örtme çabasıdır ve bir hastalıktır.
Kibirlilikle özgüven karıştırılmamalıdır. Kibir özgüvensizliktir. Kibirlinin özgüveni sahtedir. O sözde özgüven sahibidir.
Kibirli narsisttir. Her cümlesi “Ben” merkezlidir. “Ben yaptım, ben başardım, ben şöyleyim, ben böyleyim…” laflarıyla sürekli kendini yüceltmeye çalışır. Küçük dağların tümünü o yaratmıştır. Her şeyin en iyisini o bilir ve o yapar. “Başardım.” sözünü dilinden düşürmez. Herkesin kendisini övmesini ve yüceltmesini ister.
Kibirli, sürekli kendi reklamını yaptırır. Kendisini tek ve ulaşılmaz sayar. Korkaktır ama kendisini güvende hissettiği zaman cüretkârlığı azar, kabadayı olur. Kolayca çirkefleşir.
Hoşgörüsüzdür. Kendisini güçlü hissettiği ana baskı uygular ve ezer. Çevresindekilere saygısı yoktur. Nankördür, kolayca yıkıp döker. Aşağılık kompleksinden kurtulamadığı için telkin ve dalkavukluğa açıktır.
Kibirli kendinin eşsiz olduğuna inanmıştır. Kendini bir halt zanneder. Herkes ona hayrandır. Bu özelliklerinin ne kadar rahatsız edici, itici ve uzaklaştırıcı olduğunu far edecek durumda değildir.
Kendisinin çok akıllı ve yetenekli olduğunu düşünür, böbürlenir. İnsanları küçümser. Ukaladır. Bu ukalalığını dobralık olarak yutturmaya çalışır.
İnsanları ve kurumları karalamaktan garip bir zevk alır. Kendisinden öncekileri kötülemeye, aşağılamaya bayılır. Alttan almaz, eleştiriye asla katlanamaz. Her zaman birilerine öfkelenir. Özgüvenli, donanımlı, sakin insanları sevmez.
Antipatiktir. İnsanda hemen uzaklaşma duygusu yaratır. Bilimden ve bilimsel verilerden, haktan, hukuktan, adaletten hoşlanmaz.
Kibirli tehlikelidir. Eline bir çakmak alır, olur olmaz yerlerde ateşler yakar, felaketlere yol açar. Hastalıklı egosu onu esir almıştır.
Külhanbeyi ağzıyla konuşur. “Ya sen kimsin ya!” Kim oluyorsun ya!” “Sen benim km olduğumu biliyor musun? “ gibi sahte kafa tutmalarla haddini aşar.
Kibirlilerin dalkavukları vardır ama gerçek arkadaşları yoktur. Bu durumu umursamaz görünür çünkü kendisi mükemmeldir. Çevresindekiler onu anlayacak kapasitede değildir.
Kibirli, iyi insanları kıskanır. Onların saygınlıklarına zarar vermek için elinden geleni ardına koymaz. Hayali suçlar üretir. Olmayan şeyleri olmuş gibi gösterir. Kendisinden ve yakınlarından başka kimseyi sevmez.
Kibirli hep kazanmak ister, yitirmeyi kabullenemez. Üstünlük sağlamak, kazanmak için en aşağılık yolları dener. Gerekirse tehdit eder ya da satın alır. Yasalara ve kurallara saygıları yoktur. Bunlar alçalarak yükselirler.
Kibirliler alçak gönüllülükten, nezaketten, iyi niyetten, barış dilinden anlamaz. Onların anladığı dilden konuşun ve bir an önce onlardan kurtulmaya bakın. “Batı bizi kıskanıyor” kitabından
———- ——- ——- ———–
İyilikleri Alkışlarım Ama Yalakalık Yapmam
Yalaka, kendisine atılan kemikleri sıyırarak beslenen gizli düşmandır. Efendisini boyun bükerek aldatır.
Yalaka alçak olmaya, alçaklık yapmaya gönüllüdür, iki yüzlüdür ve iftiracıdır.
Dalkavuğun tek erdemi yeterince yalamaktır. Yalaka fırıldak gibidir, kaypaktır ve korkaktır.
Büyük olmayan büyükler çevrelerini yalakalarla doldururlar çünkü büyük olmayan büyüklerin alkışa ihtiyacı vardır.
Yalakaları seven ve besleyen iktidar onurlu insanların itirazlarına katlanamaz ve onları ziyan eder.
Yalakalığın sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan fazlaysa o ülke batar.
Yalakalar sinsi ve aşağılık varlıklardır. Düşmanlarınızı komik duruma düşürerek yok etmek istiyorsanız etraflarını yalakalarla doldurun.
Varsın hayat yalakaların şansını döndürsün, ben onuruma fiyat biçmem. İyilikleri alkışlarım ama gösterişten hoşlanmam ve yalakalık yapmam.
“Ben Kalender Meşrebim Ama Güzel Çirkin Ararım” Kitabından