Gazetemizin bu haftaki ‘Geçmişten Haber var’ köşesinde, 1953 tarihli Ant Gazetesi’nde yayımlanmış Mekirköy (Yolören) CHP kongresi ile ilgili bir haber var. 70 yıl önce yayımlanmış bu haberde, günümüze kadar uzayan bir sürecin ortak noktalarını bulacaksınız.
Kongrede bir köylü söz alıyor ve şöyle diyor: “Bir Milletvekili Halk Partisi İki Bayraklı, Faşist Metotlu Partidir Demiş. Biz Atatürk'ün Emanet Ettiği Altı Umdeli Bayrağı Taşıyoruz. Bu Milletvekili Ağzından Çıkanı Bilsin “diyor. Sayfa:
Mekirköy C.H.P. Kongresinde Konuşan Bir Köylü Vatandaş Dedi Ki: C.H.P. Ye İzmir'de Vatansever Mersin Ve Adana'da İse Şaki Diyorlar
"Bir Milletvekili; Halk Partisi İki Bayraklı, Faşist Metodlu Partidir Demiş. Biz Atatürk'ün Emanet Ettiği Altı Umdeli Bayrağı Taşıyoruz. Bu Milletvekili Ağzından Çıkanı Bilsin."
Geçen pazar günü Yenişehir ilçesi, Mekir köy C.H.P. Bucak kongresi civar köylerden gelen delegelerin iştiraki ile yapılmıştır. Kongreye kalabalık bir köylü topluluğu geldiği gibi Yenişehir İlçe İdare Heyeti azaları ve Bursa'dan il başkanı Remzi Emiroğlu, İl idare heyetinden Edip Rüştü Akyürek, Rıza İlova, Merkez ilçe başkanı Mehmet Çelikçapa ve Şakir Lakşe de iştirak etmişti.
Kongre başkanlığına Remzi Emiroğlu seçildikten sonra Atatürk'ün ve şehitlerin manevi huzurunda yapılan saygı duruşu ve güzel bir mesai raporunun okunuşundan sonra seçime geçilmiş Başkanlığa İbrahim Adalı, idare heyetine de Mehmet Çallı, Halil Gündüz, Ömer Şen, Rıza Aslantaş seçilmiştir.
Serbest konuşmalarda delegelerden Emin Uçar, Yenişehir'den Osman Geçi, Bursa'dan Edip Rüştü Akyürek, Rıza İlova, Mehmet Çelikçapa ve Remzi Emiroğlu birer konuşma yaparak muhtelif konular üzerinde parti görüşlerini belirtmişler ve çok alkışlanmışlardır. Bilhassa köylü bir delegenin heyecanlı konuşması nazarı dikkati celp edecek kısımları ihtiva ettiğinden hülasaten burada belirtmeyi faydalı bulduk.
D.P'nin millet iradesi ile iş başına geldiğini söyleyerek kimseyi dinlemeden, kimseye bakmadan iş yaptıklarından bahseden delege, "Millet dedikleri işte biziz. İzmir'de aramıza girerler, münevver vatanperver Halk Partisi derler, sonra Adana'ya Mersin'e gider aynı partiye şaki derler. Bir Milletvekili Halk Partisi iki bayraklı ve faşist metodlu bir parti diye adlandırır. Biz faşist değiliz, taşıdığımız bayrakta ki işaretler Atatürk'ün bize emanet ettiği altı umdenin işaretidir, Bu Millet Vekili ağzından çıkanı bilsin" demiştir.
Sölöz'de konuşan bir D.P. Millet Vekili için de, bu Millet Vekili gene horozlanmış, bilmem bu horozluğu kime yapıyor. Bize ise biz tavuk değiliz, bu Millet ehli hayvanat bahçesi değildir.
Biz eskiden Başbakanı radyoda konuşacağını duysak bir hafta evvelinden hazırlanır, Radyo başında Başbakanı dinlerdik, çünkü söyledikleri bir kanun gibi olurdu, şimdi ise konuşmalara karnımız doydu.
Hayat pahalılığından bahsederken "bir arkadaşla aşçıda ilki yemekle kahvede iki kahve için on lirayı eritiyoruz, hâlbuki o on lirayı kazanmak için çok terlemek lazım" demiş. D.P. işlerinden bahsederken ezcümle "köyde hayır sahibi bir adam çeşme yaptırsa Radyo bunu nerde ise D.P. nin icraatı olarak göstermek istiyor" demiş ve şöyle bir hikaye anlatmıştır. "Vaktiyle bir padişah kendi berberine bir elbise yaptırmış, sonra da evine gelen her misafire bu yaptığı hayır işini göstermek için ikide bir berberi çağırır, elbiseyi misafirine gösterirmiş. Nihayet berberin canına tak demiş. Bir gün demiş ki; padişahım elbiseyi burada bırakayım gelenlere gösterir, bu elbiseyi berbere ben yaptırdım dersin, fakat beni çağırmaya lüzum kalmaz." İşte bizim D.P. radyosu da köyün yamacında bir su bulsa, köye su getirildi diye haftalarca konuşur, hikayesi bitmez. Oysaki köyde su yoktur, çeşmeler akmaz" demiş ve şiddetle alkışlanmıştır.
Kongre konuşmalardan sonra samimi bir hava içinde sana ermiştir.
