Elalem Ne Der!
Bu söz, annelerin ve babaların toplumsal baskılar ve dayatmalar karşısında nasıl bunaldıklarını gösterir. Onlar, toplumdan soyutlanmamak için çocuklarının davranışlarına ve seçimlerine sınırlama hatta yasaklama getirirler:
“Bu kıyafetle sokağa çıkamazsın.” “Bizi elaleme rezil mi edeceksin?” sözleriyle hem çocuklarını hem de kendilerini mutsuz ederler.
“Elalem ne der!” takıntısı, yaratıcılığımızın ve gelişmemizin önünde duran en büyük engeldir. Bu takıntı yüzünden kendi doğrularımızdan ve hayallerimizden vazgeçeriz.
“Elalem ne der!” kaygısı, saygılı ama içi boş insanlar yaratır. Bu insanlar, sürünün içinde yaşlanıp ölürler.
“Elalem ne der!” kaygısı, farklılıklara ve tartışmaya kapalı, özgüvensiz bir insan tipi yaratır. Bu kişi, hayatını toplumun beklentilerine göre şekillendirir. Başkalarının düşüncelerini içselleştirir. Bireysel tepkilerini ortaya koyamaz.
Peki, bu takıntıdan kurtulmak mümkün mü? Biraz zaman alır ama mümkündür. “Elalemden bana ne!” diyerek dayatmalara karşı çıkabilirsiniz.
Elalem her zaman bir şeyler söyler. Bir süre konuşur sonra alışır ve susar. Bizi başkaları anlamaz; başkalarının aklı başkadır.
Hayatı ve insanları çok ciddiye alıyorsunuz. Almayın!
*
Ayrıyeten
Dilimizde, “Ayriyeten” diye bir sözcük yok. “Ayrıca” sözcüğü yerine kullanılan atmasyon bir sözcük. Türkçe sözcüğe Arapça bir ek getirilerek yapılmış. “Ayriyetten” şeklinde de kullanılıyor.
Bu sözcük, bilimsel yöntemlerle hazırlanan sözlüklerde yer almıyor.
İtici, sert bir sözcük. Kulağa hiç hoş gelmiyor ama yurdum insanlarının çoğu kullanıyor.