Yenişehirli Yazar Nazmi Şentürk’ün Son İki Yılda çıkan Tüm Kitaplarını Sözcü Kitabevi, Oda Kitap, D&R, Eganba, Kitap Store, Nobel Kitap, Kitap Yurdu, Idefix gibi çok sayıda kitapevi ile internet sitesinden Temin Edebilirsiniz.
Aforizmalar, birer paragraflık metinler şeklinde hazırlanmıştır. Beyinden alınır. Her paragraf etkin madde olarak düşünce ve özgürlük içerir. Yardımcı maddeler saflaştırılmış sevgi, vefa, sabır, ümit ve dostluktur.
Aforizmalar, düşünce ve özgürlük içerdiği için beyni çalıştıran bir etki gösterir. Çaresizlik, yorgunluk, sevgisizlik, yenilmişlik duygusu, yalnızlık vb. yılgınlıkların tedavisinde kullanılır.
Paragraflardaki etkin maddelere ya da yardımcı maddelerden herhangi birine karşı alerjiniz varsa bu aforizmaları dikkatli okuyunuz. Hiç okumasanız daha iyi olur.
Beyinleri vücutlarını terk etmiş olanlar ve biat kültürü nedeniyle özgürlüklerinden tümüyle vazgeçenler bu aforizmalardan yararlanamazlar.
Aforizmaları okumayı yarıda bırakmayınız. Eğer bırakırsanız istenen sonucu alamazsınız.
Aforizmalar, düşünce üzerinde düşünme alışkanlığı olmayanlarda, yetim hakkı yiyenlerde, geçimini dincilik yaparak sağlayanlarda, kadınlara şaşı bakanlarda, dalkavuklarda öfkeye hatta saldırganlık duygularına yol açabilir. Bunların tümü ciddi yan etkilerdir.
Bu kitap deneme türünde yazılmıştır. Aralarında sohbet türünün özelliklerini taşıyanlar da vardır. Aforizmalar tarzında yazdıklarım da oldu.
Çalışmamın doğası gereği özdeyişlerden, güzel sözlerden, atasözlerinden, şarkılardan, türkülerden, sosyal medya paylaşımlarından yararlandım. Bu sözleri ele aldığım kavramların ana düşüncelerini zenginleştirmek için kullandım.
Üzerinde çalıştığım kavramların ana düşüncelerini desteklemeyen ya da ilkelerime, dünya görüşüme ters düşen sözleri kapının dışında bıraktım.
Gölge Etme Başka İhsan İstemem adlı kitabı aşağıdaki durumlarda okumayınız:
* Kullanılmadığı için beyniniz vücudunuzu terk ettiyse
* Akıl ve algı filtreleriniz kapalıysa
* Dini değerleri istismar ederek kazanç sağlıyorsanız
* Yetim hakkı yediyseniz, hırsızsanız ve bu nedenlerle kabızlık çekiyorsanız
* Irkçılık, mezhepçilik ve bölücülük gibi akıl hastalığınız varsa
* Yeni düşüncelere, eleştirilere, adalet ve özgürlük duygularına müsait değilseniz
* Aydınlara, sanatçılara, yazarlara alerjiniz varsa
* Suçluluk duygusu, öfke patlamaları, kindarlık ve kibirlilik gibi bulantılı takıntılarınız varsa
* Beş duyu organınız çalışmıyorsa, vicdanınız çok kirliyse
* Boyun eğme, biat etme, aptallık, dalkavukluk gibi tedavi edilemeyen bir sağlık sorununuz varsa
* Başkalarının emeğine, yüreğine, yoksulluğuna basarak yükselmeyi huy edindiyseniz
* Umudunuz yoksa, direnmeyi aklınızdan bile geçirmiyorsanız, protestolar sizi korkutuyorsa
* Yalan söylemekten, hakaret etmekten zevk alıyorsanız ve ikiyüzlüyseniz
* Kadınlara ve çocuklara bakış açınızda bir rahatsızlığınız varsa
* Uygarlıktan anladığınız sadece beton ve asfaltsa…
Yukarıda belirtilen durumlardan herhangi birinin size uyduğunu düşünüyorsanız bu kitabı okumayınız.
Bu kitap, önceki kitaplarımda ele alınamayan kavramları ve bu kavramlar hakkındaki düşüncelerimi içeriyor. “Ben Kalender Meşrebim Ama güzel Çirkin Ararım” ve “Gölge Etme Başka İhsan İstemem” adlı kitaplarımda “özgürlük, adalet, insan hakları, laiklik, dindarlık, dincilik, erdem, vicdan, bilim, ırkçılık” gibi konulara değinmiştim.
Bu çalışmalarım beni, sözünü ettiğim kavramlar hakkında daha derin araştırmalar yapmaya yöneltti. Toplumda çürümeye, körleşmeye, bölünmeye yol açan sosyal ve siyasal çarpıklıkları ironik bir üslupla anlatmaya çalıştım.
Hak, hukuk, adalet, özgürlük, güven, eşitlik, liyakat gibi konularda duyarsız kalan, umursamayan, nefretle beslenen, çaresizlik içinde yönünü ve yerini şaşıran insanların yaratabilecekleri tehlikelere dikkat çekmek istedim. Hepsi bu.
Bu kitap; özgürlük, adalet, eşitlik, kardeşlik ve demokrasi isteyenlerin, direnenlerin, hayal kurabilenlerin, akıllıların, tarafsız olabilenlerin, risk alabilenlerin, yola çıkanların kitabıdır.
Bu kitap; sevginin, barışın, bilimin, devrimin, özlemin, vicdanın, hoşgörünün, ümidin, emeğin, şiirin, vefanın, cesaretin, eleştirebilenlerin, eleştiriye katlanabilenlerin, özeleştiri yapabilenlerin, doğayı ve paylaşmayı sevenlerin, yoldaşların kitabıdır.
Bu kitapta; dinciler, hırsızlar, dalkavuklar, mağduriyet edebiyatı yapanlar, tecavüzcüler, rüşvetçiler, kindarlar, nefretten beslenenler, yobazlar, ırkçılar, goygoycular, demokrasi düşmanları, düşünceye katlanamayanlar, kıskançlar, kurnazlar, çakallar, sinsiler, samimiyetsizler, ikiyüzlüler, küfürbazlar, korkaklar, aptallar, çaresizce Godot'un gelmesini bekleyenler, üretmeden tüketenler, üç kuruş için köpekleşenler kapının dışında kaldılar.
Bu kitapta; hamasetçiler, şiddet manyakları, kadına şaşı bakanlar, eğitimi yozlaştıranlar, Türkçeyi kirletenler, kasabın bıçağını yalayan öküzler, farklılıklara katlanamayanlar, görgüsüzler, zalimler, erdemsizler, ülkemizin ve dünyanın başını derde sokan hasta ruhlular, savaş kışkırtıcıları, ihanet edenler, narsistler, dini siyasete alet edenler, bilim ve sanat düşmanları oturacak yer bulamadılar.
Saçma bir umutla Godot'yu bekliyorsun. Kim olduğunu, ne olduğunu bilmediğin bir şeyi bekliyorsun. Bir eylemsizlik çukurundasın. Hiçbir şeyi değiştirmeden, balık hafızanla bekliyorsun. Beklemenin sıkıntılarından sıkılmıyorsun. Bir köpek sadakatiyle bekliyorsun.
Beklemenin dışında bir hayat kurmak için eyleme geçmiyorsun. Ömrün beklemekle, ertelemekle geçiyor.
Mevsimler değişiyor ama senin sinir bozucu bekleyişin devam ediyor. Bir yere gidebilecekken gitmiyorsun. Sadece tüketiyorsun, sabrediyorsun ve her şeyin düzelmesini bekliyorsun. Hayatını kaçırıyorsun, hayallerin çöküyor ama sen yine Godot'yu bekliyorsun.
Godot gelmeyecek!
Godot seni eylemsizlikten kurtarmak için gelmiyor.
Godot'yu beklemekten vazgeçmediğin için gelmiyor.
Godot sensin! Kendini bekliyorsun.
Korkunun gözleri çoktur, Polisiyle, jandarmasıyla, provokatörleriyle, döner bıçaklarıyla, tüfekleriyle, tabancalarıyla, tehditleriyle, haksızlıklarıyla, şebekleşen medyasıyla, yıkama yağlama ve yalama görevini arsızca yerine getiren basınıyla, mafyamsı tehditleriyle insanları bunaltır.
Korkan insan; duymaktan, görmekten, düşünmekten vazgeçer. Hırsıza hırsız, haksıza haksız, suçluya suçlu, sahtekâra sahtekâr diyemez.
Korku; insanları mezarlığa dönüştürür, bitkisel hayata sokar. Onu; yiyen, içen, sıçan bir böceğe dönüştürür.
Korku yüzünden paranoyaklaşan kişinin kafası hiç izin yapmayan, bin bir gözlü polislerle doludur. Kendisine sansür koyar, ağzını bantlar ya da köpekleşir.
Korku, suratlardaki gülümsemeleri kirletir; kişileri çaresiz, mecalsiz, savunmasız, güvensiz bırakır. Korkunun korkunç gözleri altında seyyar cesede dönen kişi tepkisizleşir, kendisinden ödü kopar, maskelerle dolaşmaya başlar. Kendisini gizleyerek kurtulacağını düşünür.
Korkunun teslim aldığı, ensesinden yakaladığı bu kişiler ve bu kişilerden oluşan toplum, diktatörün işlerini kolaylaştırır.
Korkunun dehşet salan gözleri karşısında bilim, sanat, yaratıcılık gelişemez. O toplum bölünmeye, çürümeye, çökmeye mahkûmdur.
Kitabıma ad olarak seçtiğim, “Cumhuriyeti İlk Günleri Gibiydi Yüzün” adlı dize İlhan Berk’e aittir. Şairin, “Üç Kez Seni Seviyorum Diye Uyandım” adlı şiirinden alınmıştır.
Dünyayı yaşanılır kılan bilim insanları, sanatçılar ve özellikle şairlerdir. Biz susmamayı, korkmamayı, direnmeyi, boyun eğmemeyi, kula minnet etmemeyi onlardan öğrendik.
Düşünen, sorgulayan akıl ve duygu insanlarını susturmak için çok uğraştınız; sürdünüz, gözaltına aldınız, hapsettiniz, katlettiniz ama başaramadınız. Başaramayacaksınız.
Biz, onların zekâ ve duygu yüklü şiirlerinden, yaratıcılıklarından etkilendik. Acılara ve zulümlere o şiirler sayesinde kafa tuttuk.
Gerçek şairler olmasaydı sömürücülerin, dincilerin, hırsızların, yalancıların, diktatör bozuntularının, cahillerin zulmü altında köpekleşirdik.
Bu kitap bir şiir antolojisi değildir. Öyle olsaydı şiir antolojilerinde bulunması gereken özelliklere dikkat ederdim.
Ben sadece sevdiğim şiirleri sizlerle paylaştım; hepsi bu.
Bu şiirlerde; yoldaşlarımız, mahcup ve mahzun bakışlı insanlarımız, emekçilerimiz, aydınlarımız, sanatçılarımız, gençlerimiz, ölümü göze alan ama pes etmeyen yiğitlerimiz vardır.