Son zamanlarda “ Halk bu konuları anlamaz, düşünmez, idrak etmez, görmez, bilmez” gibi yakıştırmaları sıkça duyar olduk. Halk tasavvuru kişiden kişiye değişen bir şey mi?
Buna göre, bizler yapıp ettiklerimizin, sebep-sonuç ilişkisini kurma yetisinden yoksun insanlar oluyoruz. Halktan biri olarak bazı tespitlerimi paylaşmak istedim.
1)Bizler, eğitimin sadece maddi kazanç sağlamak, meslek sahibi olmak için bir araç olmadığını biliyoruz.
2)Bizler, imanın sadece bir kesimin inançlarının kabulü olmadığını biliyoruz.
3)Bizler, okuma alışkanlığının eleştirel düşünmeyi geliştirdiğini, görgülü insan olma yetisi kazandırdığını, analitik düşünmeyi kavrattığını biliyoruz.
4) İletişim kanalları ile negatif bir algı oluşturulmaya çalışıldığını ve bizleri sürüngen beyin seviyesinde yaşayan canlılar olarak lanse edildiğini biliyoruz.
5)Meslekleri itibarsızlaştırarak, eğitim ve öğretimin işe yaramadığı safsatasını genç neslimize empoze edilmeye çalışıldığını biliyoruz.
6)Bizlerin bakmak ile görmek, izlemek ile seyretmek, duymak ile işitmek arasında ki ayrımı yapamayacak düzeyde yaşadığımız algısının oluşturulduğunu biliyoruz.
7)Bizler, özne-özne ilişkisi ile özne -nesne ilişkisi farkını ve bu farkı korumamanın sonuçlarını da biliyoruz.
Zekaya hakaret bizim folklorumuz olabilir mi?
Siz değerli, kıymetli Etiket-Matikler ya sizin bilmedikleriniz nedir?
Hepimizin ailesinde Kurtuluş savaşında görev almış bir Atası vardır. Yokluk kelimesinin gerçek manada yaşandığı o dönemlerde cephede ne için bulunduğunun bilincinde olan insanların torunlarıyız. Bunu edebiyat olarak algılayan sizlere, yokluğun ve savaşın nasıl yaşandığını unutmadığımızı hatırlatmak isterim.
Bizler, siz etiketçilerin tasavvurundaki cahiller değiliz.
Gözü aç, obur, görgüsüz değiliz.
İnançlı insanlara, mutlak (maddi-manevi) çıkarcı gözü ile bakan tüccarlar değiliz.
Adam olmaz çocuk değiliz.
Fikirleri itibarsızlaştırdınız, meslekleri itibarsızlaştırdınız, emeği itibarsızlaştırdınız.
Size göre, güvenlik güçleri yetersiz, doktor beceriksiz, öğretmen kalitesiz, mühendis bilgisiz,
Siz kendi toplum tasavvurunuzu anlatıyorsunuz. Nerde nasıl yaşıyorsunuz bilemem.
Bizleri kategorize ediyorsunuz, bu zihniyete karşı duruş sergilediğimiz zamanda kendi kalıplarınıza kanırta, kanırta sokmaya çalışıyorsunuz. Ellerinizde bolca etiketler, gönlünüzce kullanıyorsunuz. Malumunuzdur ki toplum içinde farklı insanlar, anormaller, kötüler vardır. Sizler negatif örnekleri köpürtüp “bunlar bu kadar” denileceğini zannediyorsunuz.
Bizler fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür olma yolunda çabalayan insanlarız. Bunu anlamak için hürriyeti kavram olarak araştırmanız gerekiyor. Sizlerden (etiketçiler) iade-i itibar istemiyoruz, çünkü itibarımızı kaybetmedik.
Ne bildiğimizi de biliyoruz
Ne bilmediğimizi de biliyoruz.
Bizler erdemli insanlardan oluşan bir halkın içinde yaşıyoruz. Siz hangi halkın içindesiniz bilemem.
Bir diğer yafta ise halk küser, safsatası. Neden buna sığınıyorsunuz? Halk küsmez, halk karar verir.
Bizler güzeliz, güzel bakarız, güzel olanı kabul ederiz. Bu bizden, bu sizden bu onlardan demeyi bilmeyiz. Sadece sevdiklerimizin değil, insan olanın türküsünü, insan olma yolunda söyleriz ve de güzel eyleriz.
Tecrübe ile sabittir.