Rıza Sarraf..
Yandaş kanalda kahraman gibiydi, Türk Bayrağı önünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi adeta ulusa seslenmişti..
Hatta Yandaşların şahı A Haber Rıza Sarraf için, daha 1,5 Sene önce, 17/04/2016 tarihinde “Rıza Sarraf’a şeref madalyası takmalıydık” bile demişti.
Rıza Sarraf yakın tarihe kadar sürekli kollanmıyor muydu? Eski İç işleri Bakanı onu korumak için gerekirse “Önüne yatarım” bile demişti hatırlasanıza. Ülke kamuoyu, Bakanları, Başbakanları, Cumhurbaşkanını yani siyaseti rüşvete bağladığı ortaya çıkmadı mı?
Amaaaa… Rıza Sarraf ABD’de gözaltına alındı haberi ile durumlar değişti.
Uzun zamandır ABD’de önce gözaltında sonra da tutuklu olarak tutulan Rıza Sarraf’ın hukuki durumu ve sağlık koşulları belli olmayınca, Hükümet “iş ortakları” Rıza Sarraf için hemen harekete geçti ve bir değil iki defa nota verdi.
Bir devletin başka bir devlet için nota vermesi büyük olaydır, demek ki Hükümet Rıza Sarraf’ı bu kadar çok kollamakta, kendisine bu kadar çok güvenmektedir.
Tam o esnada Rıza Sarraf ABD’de devam eden yargılamada “itirafçı” oldu, işin rengi iyice değişti.
Aynı Esad, Barzani, Putin, Maliki ve diğer birçok konuda olduğu gibi bir anda pozisyon ve söylem değiştiren Cumhurbaşkanı ve şürekâsı, bu sefer de Rıza Sarraf için “ajan” demeye başladı ve yapılan yargılamayı da Türkiye’yi yıkma projesi olarak gösterdi.
Yani vatan kahramanı, “hayırsever iş adamı” dedikleri, Hükümet tarafından birçok ödüle layık görülmüş iş adamı Rıza Sarraf, bu sefer de hızlı bir şekilde “ajan” ve “hain” ilan edilmişti.
Bir zamanlar hayırsever iş adamı, vatanperver olan Rıza Sarraf’a bugün hain diyenlerin aynı kişiler olması, yine PES dedirmektedir.
Peki, vatandaşa, halka yalan söyleyen, halkı sürekli kandıranlar ya da halkın kandırılmasına sebep olanlara nedir?
Man..
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve yakınlarının offshore hesaplarının olduğunu söyledi ve akabinde de olayın gelebileceği boyutu bilen Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu’nun belge açıklayacağı grup toplantısından önce AKP Grup Toplantısında konuştu ve “Benimle ilgili böyle bir para transferi bulamayınca şimdi de yakın ve akrabalarımı söylüyorlar” diyerek “benle ilgili belge yok ki” diyerek ön almaya çalıştı. Fakat Erdoğan konuşmasının en çarpıcı bölümünde “Yurtdışı offhore hesapları ile ilgili bir belge çıksın, istifa ederim” dedi.
Kılıçdaroğlu, belgeleri sundu.
Cumhurbaşkanı’nın oğlu, kardeşi, eniştesi, özel kalem müdürü, yakın arkadaşının MAN isimli adadaki hesaba, VERGİ KAÇIRMAK ve pek muhtemel gayri hukuki bir temeli olan bu paraları aklamak adına gönderdiği olduğu ortaya çıktı.
Belgeler çıktı, fakat tabi ki istifa eden olmadı; halk vergi ve zam yükü ile baş başa bırakılmışken, vergi kaçıranların yediği yetim hakkı öylece ortada kalmıştı.
Belge yokken, belgesini çıkart diyenler; belge çıkınca bu sefer de asıllarını istemeye başladılar.
Yani kaset olur montaj derler, belge çıkar sahte derler.
Yani sonuna kadar inkar, yalan..
Rıza Sarraf olayında ileri sürülen belgelerin asılları devletin bankasında, BDDK kayıtlarında ayrıca para transferi yapılan ülke ve banka kayıtlarında mevcut.
Belge sahte demek yetmez, böyle bir belge yok diyecekler, kayıtları açacaklar, kendilerini böyle aklayacaklar. Çünkü belgeler sahte diyenler, hükümetteler, tüm belgeler ellerinin altında.
Yoksa “belgenin asılları nerede” söylemi şu demek, “Ben böyle birey yapmadım demiyorum, belgen varsa ispat et, yoksa ben sonuna kadar inkar edeceğim” demek.
Bir de Cumhurbaşkanı çıktı ve ismi geçen bu kişilerin zaten iş adamı olduğunu söyledi ve MAN adasına giden para olmadığını, bu paraların tam tersi Türkiye’ye geldiğini söyledi. Paraların gönderildiği açık fakat velev ki paralar gönderilmedi diyelim, ee kayıtlara göre para Türkiye’den çıktı görülüyor. Hadi Diyelim Ki Para Geldi, Peki Ne Karşılığında Geldi? Ne Sattı Bizimkiler?
Bu sorular tabi ki şimdilik cevabı olmayan sorular. Bunun açıkça vergi kaçakçılığı ve hatta belki de kara para aklama faaliyeti olduğunu herkes iyi biliyor; fakat sonuna kadar inkar..
Peki, bu bedeller neyin parası?
Bu belgenin aslı söylemi, belgeleri şu verdi ya da ABD oyunu bunlar kartı şu an ortada duran pisliğin temizlenmesini ortadan kaldırmaz. Zira ortada bir cinayet varsa, bu cinayetin bana düşman olan bir kişi tarafından bunun açıklanması halinde benim işlediğim suç ortadan kalkmaz!
Yani çok soru var ama bu soruların tamamı düşünüldüğünde ortaya çıkan tek bir netice var: Halkımız ciddi anlamda kandırılıyor ve sömürülüyor!