KURULTAY AMA NASIL?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bilindiği üzere 10 Ağustos’ta Türkiye Cumhurbaşkanını seçti. Yoğun tartışmalardan sonra AKP, seçim kanunu, seçim usulü, seçim tarihi, toplumun seçime bakışı, sandığa gelmeyenlerin durumu ve seçim sisteminin anti demokratik oluşu gibi hususları lehine çevirerek Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı anda hem parti genel başkanı, hem Başbakan hem de 12. Cumhurbaşkanı olmasını sağladı. Genel Başkansız kalan AKP, yakın zamanda 1. Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştirdi ve Genel Başkan olarak Ahmet Davutoğlu’nu (Erdoğan) atadı, pardon Davutoğlu seçildi (!).

Yine, Cumhuriyet Halk Partisi de seçim sonuçları çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden sonra Kurultay kararı aldı, bu Kurultayın tarihini de 5-6 Eylül olarak açıkladı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin aldığı Kurultay kararı ile de parti içi yeni bir hareketlenme başladı. Dolayısıyla şimdi yeni bir kurultay süreci Türkiye’yi beklemekte.

Bilindiği üzere demokratik ülkelerde, özellikle de sosyal demokrat partilerde çok seslilik ve farklı düşünceler her daim olur, olmalıdır da. Zira siyaset bir hayata bakıştır ve her insan siyaset gözlüğünden bakarak farklı görüşler farklı çözümler ortaya koyar. İşte bu yüzden siyasi partilerde ve özellikle sol partilerde kurultaylar siyasetin aslında rutinidir.

Fakat partiler kurultaylar, kongreler kazanmak için değil; ulusal düzeydeki seçimleri kazanmak, seçmenin gönlüne girmek için kurulmuştur. Bu sebeple sırf kurultay galibiyeti alanlarla, sürekli kurultay süreci yaşayanlar başarılı olamayacaktır.

Türkiye’de ikinci bir tip kurultay daha var ki o da göstermelik demokrasi çerçevesinde göstermelik kurultaylardır. Öyle ki bu kurultay tipi demokratik yarışın yaşandığı diğer kurultaylardan iyi anlatılır ve halk da bunu daha evla görür. AKP tipi kurultay diyebileceğimiz bu kurultaylarda aday tektir, ya yönetim kademesi seçilmez ya da o da önceden bellidir. Kimse tek adama ses çıkaramaz, kimse aday olamaz, adayı eleştiremez. Yani tam bir ileri demokrasi örneği komedidir.

Fakat Kurultaylar bir demokrasi şöleni gibi olmalı, büyük salonlarda kavgasız, gürültüsüz bir seçim yarışına dönüşmelidir. Küçük salonlarda, kısa sürelerde, oldubittiye getirme yarışı demokrasiyle bağdaşmayacaktır. Parti yönetimlerinde liyakat, çalışkanlık, faydalı olma, başarı, nitelik kriterleri dışında başka kriter olmamalı, delege pazarlığının sonucu, ideolojik yapıdan uzak, ahbap çavuş ilişkisi ile yönetimler belirlenmemelidir.

Meselenin bir başka yönü ise, kurultayları bir tasfiye değil, olumsuz sonuçlar toplamı değil, bir yenileme olarak görme gerekliliğidir. Örneğin Parti Meclisleri ve MYK’lar genç, dinamik, başarıya aç, tabandan gelen, partiye emek veren, partide bir menfaati ya da buralarda olması için bir dayısı (!) olmayanlardan oluşması gerekmektedir. İşte böyle yenilenme olur yoksa gerisi boştur.

Tabi bu son anlattıklarım nispeten daha demokratik geçen bir kurultayda eksiklikler ya da olması gerekenlerdir. Yani yapılacak CHP Kurultayına dönük düşüncelerimdir.

Sonuç olarak partiler ne kurultay partisi olmalı ne de kurultay komedisi yapmalı. Kurultaylar yenilenmek için, daha iyi kadrolar için, başarı için, demokrasi için, aydınlık Türkiye için yapılmalı. CHP kadrolarını parti ivme sağlayacak cesur yüreklerle doldurmalı. Türkiye’nin buna gerçekten ihtiyacı var.

Not: Yazılarım düşüncelerimin yansımasıdır. Yazılarımın satır aralarında görülmüyor ise belirtmek isterim ki Türkiye’de sağdan sola, muhafazakardan, ılımlı İslamcıya, alimden zalime, aydından kendini aydın zanneden zatlara kadar yüzlerce kitabı, yazıyı okumuş bir insanım. Tüm okurlarıma saygı ile duyururum.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KURULTAY AMA NASIL?

Yorumlar kapalı.

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.