Çiftlik

featured

Çiftlik sözcüğü, Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan sözlükte şöyle tanımlanıyor: “Ekilmeye ve hayvan yetiştirmeye yarayan ve orada çalışanların oturması için elverişli olan geniş arazi.”

Bu sözcük zaman içinde bu dar anlamının sınırlarını aşıp ülkeyi yönetmeye çalışan çıkarcı ve rantçı yöneticilerin tutumunu tarif etmek için kullanılmaya başlandı. Açgözlü, çıkarcı, yağmacı ve soyguncu yöneticiler için vatan bir çiftliktir.

Yurdun zenginliklerini çalıp çırpma alışkanlığı daha çok Türkiye gibi geri bıraktırılmış ülkelerin yöneticilerinde görülen bir hastalıktır. Bu tür yöneticiler kendi küplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmezler. Onlara göre vatan bir çiftlik ve kendileri de çiftlik ağasıdır.

Ülke yönetimini ele geçirmeden önce neredeyse açlık seviyesinde yaşayan kişilerin kısa sürede köşeyi dönmeleri, servetlerine servet katmaları bir rastlantı değildir. Bunların ilkel kafalarına göre, “Devlet malı deniz yemeyen domuzdur.” Çalıp çırpmak ve devlet hazinesine anahtar uydurmak onların iliklerine işlemiştir.

Türkiye’nin politik yaşamında han hamam sahibi olmayan, kazandığı ile yetinen çok az insan vardır. Ülkemizi soyup soğana çevirip yeraltı ve yer üstü kaynaklarını peşkeş çekenlerin yargılandıkları ve cezaya çarptırıldıkları da pek görülmemiştir. Tüm bu yolsuzluklara sünger çekilmiştir. Bu yolsuzlukların hesabı sorulamamıştır. Sorulanlardan ise bir sonuç alınamamıştır. Millet Meclisindeki sayısal çoğunluğa sahip olan iktidarlar, bu kirli dosyaları kapatmak için hukuk ve demokrasi dışı yöntemlere başvurmaktan çekinmemiştir.

Ülkeyi babalarının çiftliği gibi yöneten bu düzene kafa tutan, hak hukuk, adalet arayışı ile meydanlara çıkan aydınlar, üniversite öğrencileri, gazeteciler, hukuk ve bilim insanları, sanatçılar, duyarlı vatandaşlar gözaltına alınarak zorbalığa, şiddete ve işkenceye maruz bırakılmışlardır. Devleti zorbalıkla yürütülen bir makine durumuna sokmuşlardır.

Siyasal iktidarın emrindeki besleme basın ve medya, yaşanan haksızlıklara, adaletsizliklere, baskılara, zulümlere, hırsızlıklara, ülkenin talan edilmesine, çevre katliamlarına destek vermekte sakınca görmemiştir. Temiz yürekli, masum binlerce genç, aydın ve gazeteciler zindanlarda ömür çürütürken bu yıkamacı, yağlamacı ve löpçü vitaminsizler, işi ihbarcılığa ve iftiracılığa götürecek kadar soysuzlaşabilmişlerdir.

Toplumsal dengeler bozuldu. Toplumun küçük bir azınlığı çalıp çırpıyor, halkın kanını emerek palazlanıyor. Harun gibi geldiler Karun gibi yaşıyorlar. Yasa tanımıyorlar, kural tanımıyorlar, toplumsal değerleri ezip geçiyorlar. Enseleri kalın, suratları pişkin, arkaları sağlam. Kanıtlanmış olan hırsızlıklarını bile çoğunlukta oldukları için alkışlarla kapatabiliyorlar. “Sen hırsızsın!” diye bağıran yurtseverleri hapislerde süründürüyorlar.

Ülkemizi sözle değil, yalanlar söyleyerek değil, dini değerleri istismar ederek değil aklıyla, yüreğiyle seven, hiçbir çıkar gözetmeden bu vatan için çalışan ve özveride bulunan onurlu insanlar bu acınılacak duruma daha fazla seyirci kalmayacaklardır. Umutsuzluğa düşmenin, suskun kalmanın, boyun eğmenin anlamı yok. İnsan olmakta direneceğiz.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Çiftlik
Yorum Yap
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.