Hayalimdeki ülke; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Ülkeyi yönetenler, laiklik karşıtı uygulamalara girişemezler, böyle bir girişimde bulunmayı akıllarına bile getiremezler.
Benim ülkemde din istismarcılığına, mezhep ayrımcılığına, ırkçılığa, etnik bölücülüğe izin verilemez. Ülkeyi yönetmeye çalışanlar inanç sömürücülüğü yapamazlar. Böyle bir aymazlık içine girdikleri taktirde kendilerini bağımsız yargının önünde bulacaklarını bilirler.
Ülkemi yönetmeye çalışanlar anayasa kararlarını uygulamadıklarını, bu kararlara saygı duymadıklarını, yargıyı siyasal amaçları için sopa olarak kullandıklarını rüyalarında görseler, aynı rüyayı görmemek için asla uyuyamazlar.
Ülkemi orta çağ karanlığına sürüklemeye çalışan dinciler, yetim hakkı yiyen hırsızlar, Cumhuriyetimizin ekonomik ve kültürel birikimlerini yandaşlara ve çetelere peşkeş çekenler eğitimi dinselleştirmeye çalışanlar, devletimizin kurucularına hakaret etme cüretini gösterenler, vergi kaçıranlar, rüşvet alanlar, kadın katilleri, tecavüzcüler en ağır şekilde cezalandırılırlar. Bunlar bir daha halkın karşısına çıkmaya cesaret edemezler.
Benim ülkemde başarısız olan ya da görevini kötüye kullanan yöneticiler derhal istifa eder. “Ben sadece milletime hesap veririm.” gibi abuk sabuk laflarla yargı önünde hesap vermekten kaçamazlar. Devrimci Cumhuriyetle sorunu olan kişiler üst düzey yöneticisi ya da bakan olamazlar. Eğitim bakanı hiç olamazlar.
Halkımız, demokrasinin sadece oy vermekten ibaret olmadığının bilincindedir; Demokrasinin tüm kurallarına ve kurumlarına sahip çıkar. Oylar sayılırken trafolara kedi girmesine, elektriklerin kesilmesine ve mühürsüz oy kullanılmasına izin verilmez. Şaibeli olan her şeyin hesabını sorar.
Halkımızın vergileriyle geçinen üniformalılar, insanlarımıza dayılık yapamazlar. “Küçük dağları ben yarattım.” havasına giremezler. “Sen devletin polisine, jandarmasına, memuruna karşı mı geliyorsun?” gibi tehdit içeren sözlerle insanlarımızı sindirmeye çalışamazlar.
Hayalimdeki ülkede insanlarımız bakabilecekleri ve eğitebilecekleri kadar çocuk yaparlar. “Bilmem şu kadar çocuk yapın.” şeklindeki anlamsız vaazlara gülüp geçerler.
Yöneticiler, işgal ettikleri koltukları para kesesi gibi kullanıp kirletmeye cesaret edemezler. Bunu göze alan sahtekarlar kendilerini bağımsız yargının önünde bulurlar. Üyesi oldukları parti, bu ahlaksızları korumaya ve rüşveti örtbas etmeye kalkışmaz.
Ülkemizde beyin göçü yaşanmaz. Böyle bir durum ortaya çıkarsa sorumlular derhal harekete geçer, Acil önlemler alarak süreci tersine çevirirler. Bilimsel araştırmalara ve arge çalışmalarına hız verilir.
Benim ülkemde; hak, hukuk, adalet, eşitlik, haksız tutuklamalar, işkence, yoksulluk, hayat pahalılığı vb. konuları protesto etmek için toplanan insanlarımız tartaklanamaz, hukuksuz şekilde gözaltına alınamaz, tutuklanamaz, aşağılanamaz, işkence yapılamaz, malına mülküne çökülemez.
Ülkeyi yönetmeye çalışanlar, yaptıkları yatırımları ve işleri yurttaşlarımızın gözlerine sokmaya çalışmaz, şov yapmaz, siyasi rant sağlamaya çalışmaz. Adrese teslim ihalelerle yandaşlarına peşkeş çekmez. Doğanın tahrip edilmesine izin vermez.
Benim hayalimdeki ülkede hak, hukuk, adalet tanımadan destursuz bağa girenler er ya da geç bu saldırganlıklarının hesabını vermek zorunda kalırlar.
