Etliye sütlüye karışmadan, siyasete bulaşmadan, yaşayan tipler var aramızda.
Her ne hikmetse pek sevilip saygı görmeye başladılar.
Bu iki tipin, kullanılan anlamlarıyla rotaları farklı değil.
Birleştikleri yer itibariyle aynı yola çıkıyorlar.
*
Bu iki anlayışın ortak özellikleri var.
Kendileri de dahil olmak üzere, hiç kimse bunların, hangi konuda ne düşündüğünü bilmiyor.
Sadece kendileri için yaşamışlar.
Hiçbir konuda, müdahil olmamış,
Neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda fikir bile beyan etmemişler.
*
Her yerde bu tipler var.
Pirim yapıyorlar.
Birileri ısrarla onlardan söz ediyor.
Dernekler, sivil toplum kuruluşları hatta siyasi partiler, bu tip insanlara ayılıp bayılıyor.
Onlardan söz ederken hiçbir şeye bulaşmamış tertemiz, kendi halinde…..
Kibar, nazik, pırıl pırıl….
Şeklinde sıralanan övgülerle yere göğe sığdıramıyorlar.
Ve bunlar,
Dernek ve sivil toplum kuruluşlarında, “ siyasete bulaşmamış” özellikleriyle yer bulurken
Siyasette de, “Hiçbir geçmişi yok” teranesiyle, İtibar görüp aranan adam oluyorlar.
Özellikle, siyasete bulaşmamak, öylesine itibar görüyor ki
Siyasi partiler, “siyasete bulaşmamış” ilçe başkanı arar oldu.
*
Bu konu sadece benim dikkatimi çekmişse, sorun değil.
Yanılmışım derim, abartmışım der, geçerim.
Ama öyle değilse, ilgiyle incelenmesi gerekir.
Bana göre, işin içinde bir gariplik var.
Aksi halde, hiç kimse, etliye sütlüye karışmadan yaşamaya,
Siyasete bulaşmadan, siyaset yapmaya çalışmazdı.
Ya da böyle bir çaba içinde olanlara itibar edilmezdi.
Ben de etliye sütlüye karışan, siyasete bulaşan, çalışkan, samimi ve cesur insanları seviyorum.