Garsiya, İspanya diktatörü Franko’yu devirmek için ayaklanan devrimcilerden biridir. Devlete bağlı güçler tarafından etrafı sarılınca bulunduğu yeri terk ederek dağa çıkar ve izini kaybettirir. Kendisinden haber alınamamaktadır.
Ayaklanmanın lideri, Garsiya’ya iletilmek üzere bir mektup yazar ama Garsiya’nın nerede gizlendiğini kimse bilmemektedir. Mektubu götürme görevi Roven adlı genç bir yoldaşa verir.
Roven mektubu alır, deri bir kesenin içine koyar ve kalbinin üstüne yerleştirerek yola koyulur. Garsiya nerede diye sormaz. Bu çok tehlikeli görevin neden kendisine verildiğini sorgulamaz. Bu işi başkasına verseniz olmaz mı demez. Balta girmemiş ormanları aşar, bataklıklardan geçer, bilmem kaç kez ölümle burun buruna gelir ve sonunda Garsiya’yı bulup mektubu teslim eder.
İşte gençlere örnek olacak kişi budur. Roven kendisine verilen görevi yerine getirmek için derhal harekete geçti, emanete sahip çıktı ve yapılacak işi hemen yaptı. Verilen mektubu Garsiya’ya götürdü.
Gelelim şimdiki gençlere. Bugün yanında çalışanların kararsızlıklarından, isteksizliklerinden, dikkatsizliklerinden, yarım yamalak iş yapmalarından yakınmayan bir işveren bulamazsınız.
Tek başına iş yapamamak, işi kavramak için çaba göstermemek, işi savsaklamak, sabırsızlık ve iradesizlik her derdin başıdır. Böylelerine Garsiya’nın mektubu verilebilir mi?
Diyelim ki bir sekreter arıyorsunuz. Başvuranların çoğunun doğru dürüst noktalama ve yazım bilgisi dahi yoktur. Yazdığı şeyleri biraz sonra kendisi bile okuyamaz.
İşe aldığınız sekretere: Falanca müşteri hakkında bilgi topla deseniz, hemen işe koyulacağını mı sanıyorsunuz. Size boş gözlerle bakar ve muhtemelen şunları sorar:
Bu müşteri ne iş yapıyor, nerede oturuyor, bu iş de mi benim görevim, bu işle başkası uğraşsa olmaz mı, bu iş çok mu acele? Müşteriyle siz ilgilenseniz daha iyi değil mi?…
Her iş yerinde bu tür beceriksizler ve isteksizler işten kovuluyorlar. Bu da en iyilerin seçilmesi anlamına geliyor. Elbette her işveren en iyilerini, en çalışkanlarını, en yeteneklilerini yani Garsiya’ya mektubu götürebilecek olanları seçer.
Benim en değerli ve güvenilir bulduğum kişi, başında bir denetleyici yokken de işini dürüstçe yapan kişidir. İşini savsaklayan, hileli iş yapan ya da insanları maddi yönden tokatlamaya çalışan kişi benim gözümde dolandırıcıdır.
Kendisine bir iş verildiğinde saçma sapan sorular sormayan, işi başkalarına yüklemeye kalkmayan, işi tamamlamadan içi rahat etmeyen kişilere hayranlık duyarım. Böyle insanlar sevilir, sayılır ve aranır. Bunlar her yerde iş bulur ve emeğinin karşılığını almakta zorlanmaz.
Dünya, Garsiya’ya mektup götürecek insanlar arıyor.
Gençler! Siz Garsiya’ya mektup götürebilir misiniz?