İçinde yaşadığımız kasabada,
Etliye sütlüye karışmadan, siyasete bulaşmadan,
Diye tanımlanan,
Ve her ne hikmetse pek sevilip saygı gören bazı tipler yaşar.
Elleri, ayakları ve koça burunları her yerdedir bunların.
Hiçbir şey yapamazlar ama iyi karıştırırlar.
Üstelik kimse bilmez bu özelliklerini.
İyi saklarlar kendilerini.
*
Bulunmaz hint kumaşıdır her biri.
Burunlarından kıl aldırmazlar.
Kimin hakkında ne düşündüğünü bilmez kimse onların.
Üçüncü şahıslar eliyle duyururlar,
Hangi konuda ne düşündüklerini.
Yüzleşmek zorunda kaldıklarında kolay kıvırmak için.
*
Hiçbir yerlerinden tutamazsınız.
Elinizde kalır
Hayata dair ya da hayat içindeki bir duruma dair laf etmezler.
Bir sorun karşısında çözüm önerileri yoktur.
Her konuşması beğenilsin, her önerisi değerlendirilsin isterler.
Yüzleşmek zorunda kalmaktan korkarlar.
“Ben ne yaptım ona” derken kendilerini ele verirler.
Kendilerini akıllı sandıklarından,
Yaptıklarının yanlarına kalacağını düşünürler.
*
Kendileri de dahil olmak üzere,
Hiç kimse bunların, hangi konuda ne düşündüğünü bilmez.
Herkesle dost, herkesle arkadaştırlar.
Sadece kendileri için yaşadıkları halde,
Bunu ısrarla inkar ederler.
Gaza getirme, ağzından laf alma, boş atıp dolu tutma,
Tabirleri, bunların konuşma nedeni ve yöntemidir.
Olmayanı, var gösterir, söylenmeyeni, söylenmiş var sayarlar.
*
Güzel olan şu ki ipleri pazara çıktı.
Kendileri farkında mı bilmiyorum ama
Pirim yapmıyorlar artık.
Ne sivil toplum kuruluşlarında,
Ne de siyasi partilerde isimleri geçmiyor.
Yöntem değiştirebilir, yeniden aranan adam olmak isteyebilirler.
Nafile bir çaba olur.
Onlar değişemez ama bu insanlar değişti.
Üstelik bu tiplerin hepsini teker teker teşhis edip teşhir ediyor.
Kimse Hiçbir şeye bulaşmamış tertemiz, kendi halinde…..
Kibar, nazik, pırıl pırıl….
Şeklinde sıralanan sanal övgülere itibar etmiyor artık.
“ siyasete bulaşmamış, yumuşak huylu, herkesle arası iyi”
Tanımlarına pabuç bırakmıyor.
Etliye sütlüye karışan, siyasete bulaşan,
Çalışkan, samimi ve cesur insanlar arıyor insanlar.