Hemen herkesin, basıldığında canını yakan nasırları vardır.
Her nasır, her insanda aynı hassasiyette olmasa bile refleks halindeki tepkinin kaynağıdır.
Nasırları olan insanlar, bu hassasiyetlerini çevresiyle paylaşırlar.
Buradaki asıl amaçları ise kendilerini korumaktır.
*
Nasırları olduğunu bildiğimiz insanlara karşı dikkatli olmamız gerekir.
Hem canlarının yanmaması için hem de verecekleri tepkinin boyutlarını kestiremeyecekleri için.
Nasırlar, yıllar içinde oluşur ve herkese düşen görev, bu insanların nasırlarına basmadan birlikte yaşamın yollarını aramak olmalıdır.
Burada sözü edilen nasır, anlaşıldığı gibi kırmızı çizgilerdir.
Kişinin önem verdikleri.
Olmazsa olmazları.
Zaman içinde oluşturduğu doğruları.
Vazgeçilmezleri.
*
Nasıra basma her zaman kasıtlı olmayabilir. İçinde bulunulan ortamın gereği olarak da gerçekleşebilir.
Bu tür durumlarda oluşan tepki, saman alevi gibi etkisizdir.
Bunlar çoğu zaman pot kırma, boş bulunma olarak adlandırılır.
Bunun bir de nasırlı yerleri önceden tespit ederek yapılan şekli vardır ki işte bunun temelinde kasıt vardır.
Amaç incitmek, can yakmaktır.
Bu durumlarda sakin ve sabırlı olamazsınız.
Bilerek, isteyerek yapılmış olması, nasır acısından daha tahrik edici, daha can acıtıcıdır.
Bu durumda olan insanları anlamak gerekir.
*
Böyle bir can acısının yansıması da can acıtıcı olur.
Kişinin kırmızı çizgilerini biliyor da oralara dokunuyorsanız,
Verilecek tepkinin sertliğine de hazırlıklı olmalısınız.
Bir yer gelir, kopar insan.
Artık orda ne sabır, ne bilim, ne empati ne de pedagoji kalır.
Nasırsızlar bilmez bunun anlamını ama herkesin nasırı ve koptuğu anları olmalıdır.
Yüzüne tükürsen yarabbi şükür diyenlerden olmayın.