1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İklim Krizi

İklim Krizi

featured

Bilim insanlarının iklim krizi konusundaki uyarılarını dinlemedik ve olan oldu. İklim krizini günlük hayatımızda en ağır şekilde hissetmeye başladık. Orman yangınları arttı, akarsularımız ve göllerimiz kurumaya başladı, yazın bunaltıcı sıcakların yol açtığı kuraklıklar yüzünden sebze ve meyve üretimi neredeyse yarıya indi.

Mesela Marmara bölgemizde, özellikle de Trakya’da üretilen ayçiçeği bazı tarlalardan hiç biçilemedi. Biçilen yerlerde ise büyük oranda kalite kaybı oluştu. Tarımsal üretimdeki kayıplar toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkiliyor.

Doğanın dengesini bozduk. Batı bölgelerimizde kuraklık hüküm sürerken kuzey ve doğu bölgelerimizde ani ve sert yağışların neden olduğu seller yüzünden büyük çaplı hasarlar oluştu. Nisan ayında kar yağdı ve sıcaklığın aniden düşmesi sonucunda meydana gelen don oluşumu meyveleri yaktı.

Türkiye Akdeniz iklim kuşağında yer alan bir ülke. İklim değişikliklerinin etkilerine karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkelerinden biri. Orman yangınları, seller, kuraklık, su kaynaklarının kirlenmesi ve azalması tarımsal üretimde kayıplara yol açıyor. Sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan katı yakıtlar, özellikle de kömür atmosferde sera gazlarını birikmesine neden oluyor.

İklim krizinin temel nedeni atmosfere saldığımız sera gazlarıdır. Sera gazları radyasyon yayan gazlardır. Bu gazlar küresel ısınma ve iklim değişikliklerine yol açıyor. Buzullar eriyor, denizlerdeki su seviyesi yükseliyor. Sıcaklık ve basınç farklılıklarından ötürü şiddetli rüzgarlar meydana geliyor. Hava kalitesi bozuluyor.

Bilim insanları, atmosferi kirleten sera gazları hakkında çok ciddi uyarılarda bulundu ama dinleyen kim? Ülkeyi çeyrek yüzyıldır yönetmeye çalışanlar yapılan uyarıları umursamıyorlar. Binlerce maden ocağı açıldı. Bu ocaklar açılırken yüzbinlerce belki de milyonlarca ağaç kesildi. Ormanlarımız yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Yeraltı sularımızı kirlendi ve akış yönleri değişti.

Hazırlanan raporlara göre, maden açmak için tahsis edilen ve kesilen ağaçların kapladığı orman alanları, yangınlar yüzünden yok olan orman alanlarından daha fazla. Her yıl binlerce hektar orman madencilik, enerji ve turizm sektörü için yok ediliyor.

Toprağımız kirlendi, binlerce zeytin ağacı söküldü. Kültürel miraslarımız tehlike altına girdi ama siyasal iktidarın maden çıkarma takıntısını ve özel sektörün doymak bilmeyen iştahını önleyemedik.

Yapılan işler şeffaflıktan uzak. Toplumsal itirazlar hiçe sayılıyor. Yöre halkının direnişleri kolluk kuvvetleri tarafında bastırılıyor. Halkı dinleyen yok. Ekolojik dengenin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişiklikleri, kuraklıkları tetikliyor ve hızlandırıyor.

İklim değişiklikleri sağlığımızı da bozuyor. Hava, toprak ve su kirliliği başta kanser olmak üzere birçok hastalığı tetiklemeye başladı. Psikolojik dengelerimiz de bozuldu. Toplumun neredeyse yarısı anti depresan kullanmaya başladı. Sinirli, kaygılı, gergin ve karamsar bir toplum olduk.

Türkiye daha fazla gecikmeden katı yakıt kullanımından vazgeçmelidir. İklim krizi ile mücadele politikalarımızı geliştirmek zorundayız. Bunun için başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplumun tüm kesimleriyle iş birliği yapılması gerekiyor.

Dünya yenilenebilir enerjiye geçiyor. Güneş enerji sistemleri önem kazanmaya başladı. Bu sistemlerin kurulumu kolay ve maliyeti düşük. Türkiye, fosil yakıttan vazgeçerek yenilenebilir enerjiye geçmelidir. Yenilenebilir enerji doğanın kaynaklarını tüketmez ve sera gazı emisyonunu oluşturmaz. Güneş enerji santralleri yaygınlaştırılmalı ve daha dirençli hale getirilmelidir. Temiz enerjiye dönüşümü acilen hızlandırmak zorundayız.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İklim Krizi
Yorum Yap
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.