12 Yıllık AKP iktidarının ülkeyi nerelere getirdiğini görüyoruz.
Seçim sandığından ibaret bir demokrasi. Bilinmeyen seçmen sayısı. Her seçimden sonra bitmeyen sayım tartışmaları. Ve nihayet kömür, makarna, bulgur dağıtımıyla, yani yoksulluğun yönetimiyle kazanılan seçimler.
Ramazan ayında kurulan iftar çadırlarında karınlarını doyurmak zorunda kalan insan sayısını kutsal bir iş görüntüsü ile gurur tablosu yapmak. Yeşil kartla yaşayan insan sayısını bilen yok.
Artık her gün gördüğümüz bu manzaralar bizi şaşırtmıyor.
Bugün konumuz bu değil. Yukarıda kısaca özetlediğimiz bu tabloya yeni bir insan gurubu katıldı.
Suriyeli mülteciler…
Suriye’de kışkırttığımız iç savaş sonucu sayısını tam olarak kimsenin bilmediği, ancak milyonu aştığı söylenen insan gurubu ülkemize sığındı. İlk zamanlar Hatay ilimizde barındılar. Sayıları o kadar arttı, karıştıkları yasa dışı olaylar öylesine arttı ki iktidar bu insanların başka illere dağılmasına yardımcı oldu. Dikkatli gözler artık her il ve ilçe merkezinde toprağından koparılmış bu aldatılmış insanları görebiliyor.
Büyük şehirlerdeki durum ise tam bir sefalet görüntüsü.
Son aylarda neredeyse her hafta 2-3 günümü Ankara’da geçirdim. İlk zamanlar sadece ana caddelerin kuytu köşelerinde ve özellikle AŞTİ (Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali) salonlarında görülüyordu. Sürekli Ankara’da kalan arkadaşlar belki de o kadar dikkat etmiyorlar. Ancak belirli aralıklarla giden bizim gibiler sayının artık olağanüstü arttığını gözlemleyebiliyor.
Son günlerde artık Ankara’nın ana caddelerindeki mülteci ailelerin dilenme tabloları Ankara’nın ara sokaklarına da taşınmış.
“Yaz ayları nedeniyle boşalan Ankara’da daha mı çok göze çarpar oldular?” diye düşünmek istiyorsunuz. Ama dikkatle baktığınızda her zaman kalabalığını koruyan yerlerde de daha çok göze çarpıyor. Kızılay’ın göbeğinde, metro girişlerinde, Ulus’ta, Maltepe’de, Atatürk Bulvarında, hatta Anıtkabir civarında her an aile olarak karşınıza bir gurup Suriyeli dilenci çıkıyor.
Bir karton parçasının üzerine yayılmış bir aile, kirden saçları birbirine girmiş çok sayıda çocuk, en son ne zaman yıkandığı belirsiz kirden görünmeyen eller, anlaşılmaz Arapça sözlerle sizden yardım istiyor. Bu tabloyu tamamlayan başka bir şey daha var. Bu ailelerin önemli bir kısmı bilbort adı verilen ilan panolarının ayakları altına sığınmışlar. İlan panolarında Diyanet İşleri Başkanlığının Ramazan ayının faziletleri ve yoksullara yardımla ilgili sözleri…
Şimdilerde bir kısmı artık ara sokaklara girmiş apartmanların zillerini çalıyor. Bunlara bir de daha iyi giyimli genç kızlar, ya da genç erkekler eklenmiş. Ellerinde Türkçe, İngilizce ve Arap Harfleriyle yazılmış bir kâğıt. Bir halkın Türkiye’ye sığınmış parçası toptan dilenci yapılmış.
İşte AKP’nin ve RTE’nin bir halka “yardım elini uzatma, diktatörden kurtarma” adı altında yaptığı kötülüğün Türkiye başkentindeki görünümü.
Elbette binlerce korumadan oluşmuş bir ordu ile gezen RTE’nin başkentin ana caddelerindeki bu sefaleti gerecek gözü ve cesareti yok.
Kendi halkını makarna, bulgur paketleri ile yönetmeyi “beceri” sayan zihniyet, komşu ülke halkından koparılıp bize sığınan parçasını da toptan dilenci yaptı.
İşte bu zihniyet, şimdi ülkenin en tepesine aday…
Karar sizin…
Yorumlar kapalı.