Lozan Antlaşmasının 92. yıldönümünü kutluyoruz. Ve Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedi Lozan’a her zamankinden daha fazla sarılıyor ve sahipleniyoruz.
Bu toprakların sahipleri 1699 Karlofça Antlaşmasından 224 yıl sonra ilk kez bir masadan zaferle kalkmayı başardığı için Batılı emperyalistler Lozan Antlaşmasını asla kabullenmediler. Her fırsatta bu antlaşmayı delmek ve tamamen ortadan kaldırmak için fırsat kolladılar. Lozan Antlaşmasından 3 yıl önce Osmanlı hükümetine zorla imzalattıkları Sevr Anlaşmasını hiç akıllarından çıkarmadılar.
Özellikle NATO toplantılarında masaya “yanlışlıkla” Türkiye haritası yerine Sevr haritası koydular. Türkiye’de iş yapan yabancı şirketler yılbaşlarında dağıttıkları ajandalara Sevr eşdeğeri bölünmüş Türkiye haritalarını koydular. Lozan Anlaşmasının imza töreni sırasında Lord Curzon’un söylediklerini yerine getirme hayali içinde oldular. Sevr’i hortlatma istekleri konusunda halkı uyaranları ise “paranoyak” olarak damgaladılar.
İlginçtir, Batılı emperyalistlerin bölünmüş Türkiye haritalarını masaya koymaları ile Osmanlın hayranı gericilerin Lozan Antlaşmasına saldırmaları, Lozan’ı “yenilgi” olarak ilan etmeleri, Lozan kahramanı İsmet İnönü’yü aşağılamaları eşzamanlıdır.
Sevr ihanet belgesini imzalayan Osmanlının hayranları, kafalarına Osmanlı fesi takarak TV kanallarını dolaşıp Lozan Antlaşmasına saldırıyı her geçen gün artırdılar. Yine ne ilginçtir ki Ulusal Kurtuluş Savaşımızı yöneten kadro için idam fetvaları çıkartan Osmanlı devleti batılıların bir oyunu olarak Lozan görüşmelerine davet edildi. Karşı oldukları Kuvayı Milliyecilerle birlikte Lozan’a gitmeye çok hevesi olan Osmanlı Hükümeti’nin bu hevesi Osmanlı hanedanının da sonunu hızlandırdı.
11 Ekim 1922 günü imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması sırasında, tamamen devre dışı kalan Osmanlı Hükümeti 17 gün sonra 28 Ekimde Ankara hükümeti ile birlikte Lozan barış görüşmelerine davet edildi. Zaferi kazanan Mustafa Kemal ve arkadaşları bu duruma seyirci kalamazdı. 1 Kasım 1922 günü ilk büyük devrimini yaparak saltanatı kaldırdılar.
Yine ne ilginçtir ki saltanatın kaldırılmasına en çok muhalefet edenler Kurtuluş Savaşı Kahramanı olarak tanıdığımız Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy’dur. Saltanatın kaldırılması öncesinde Refet Paşa’nın çiftlik evinde toplanan bu 3 paşa, tuzak kokan toplantıda Mustafa Kemal Paşa’ya baskı yapmışlar ve saltanatın kaldırılmayacağına ilişkin söz almak istemişlerdir. Bu sırada Rauf Orbay ve Refet Bele “midemizde padişahın ekmeği var” diyerek Osmanlı hanedanına sahip çıkmışlardır.
Bu nedenle olsa gerek ki Lozan Antlaşmasına şiddetle karşı çıkan yeni Osmanlıcı gericiler, Lozan Antlaşmasını onaylayan hükümetin başkanı Rauf Orbay’a tek söz etmemekte, Atatürk ve İnönü’ye saldırmaktadırlar. (Rauf Orbay Başbakan olarak İsmet Paşa’yı zora sokacak şekilde davransa da sonuçta antlaşmayı onaylamış ve gecikmeli de olsa İsmet Paşa’ya kutlama telgrafı çekmiştir.)
Osmanlıcılar Lozan’ın imzasında söz sahibi olanlar konusunda bu kadar çelişkiye düşerken, Lozan’a karşı çıkan emperyalizm ile en küçük bir çelişkileri olmak şöyle dursun, tam bir dayanışma ve uyum içindedirler.
Lozan Antlaşması Türkiye’nin toprak bütünlüğünü garanti eden tapu senedidir. Kendilerine ait 3-5 metrekare toprak parçası için her türlü hassasiyeti gösterenler, bu uğurda cinayet işlemeyi göze alanlar, ne yazık ki kendi topraklarını da garanti altında tutan Lozan antlaşmasına sahip çıkma konusunda gerekli hassasiyeti gösterememektedirler.
Unutmayalım. Sevr ihanettir. Sevr Osmanlıdır. Osmanlının son ihanet belgesidir. Lozan ise Cumhuriyettir. Cumhuriyetin en büyük diplomatik zaferinin belgesidir. Bu belgeye ve bu belgeyi bize armağan edenlere sahip çıkacağız.
Not: ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği) Dergisi bu ay Sevr ve Lozan Antlaşmalarının tam metinlerini ek olarak veriyor. Bu metinleri inceleyerek ihaneti ve zaferi görebilirsiniz.