Aptallık, Delilikten Kötüdür
Latinlerin şu sözünü çok severim: “Hayat, mahvetmek istediği kişiyi aptal yapar.”
Aptalın düşünme, anlama, yorumlama yolları tıkalıdır; beyni felç olmuştur. Deneyimlerinden ders çıkarmaz; aynı hatayı tekrar eder çünkü sorunları analiz edecek gücü yoktur.
Aptal, at gözlüğü takar; çevresinde olup bitenleri göremez. Kalıplarının dışına çıkamaz, neden-sonuç ilişkisini kuramaz.
Türkçe dışındaki dillerde aptal anlamına gelen bu kadar sözcük yoktur. “”Kalın kafalı, hödük, kalas, beyinsiz, hırbo, angut, salak vb.” sözcükler aptallar için kullanılır.
Aptal anlamaz; anlamadığını da anlamaz ama yorum yapar. Aptal kesin konuşmayı, kraldan çok kralcı olmayı, atıp tutmayı çok sever; konuşulması gereken yerde susar, susulması gereken yerde konuşur.
Aptallığın ve cehaletin gücünü asla küçümsemeyin çünkü aptallar ve cahiller diktatör heveslilerinin en doğal müttefikidir; kimliksizleşmeye kullanılmaya, kul köle olmaya, saldırmaya, kırıp dökmeye hazırdır.
Diktatörün etki alanındaki bir aptal; biat ettiği diktatör bir kusur yapsa ya da bir suç işlese bunun görevi olduğunu savunacak kadar şuursuzlaşabilir.
Zekânın bir sınırı olabilir ama aptallık sınırsızdır, kalıcıdır ve tedavi edilemez. Aptallar, yanlışı bile doğru yapamazlar.
Aptal; bilgi eksikliği olan değil, bilgiyi değerlendirme yeteneği olmayan kişidir. Bilgi taşıyıcıları da pekâlâ aptal olabilir.
Aptal, aptallığından rahatsız değildir. Yetersizliğini, kusurlarını, beceriksizliklerini üstlenmez. Karşılaştığı sorunu ya da durumu değerlendiremez; doğruyla yanlışı karıştırır. Komik duruma düştüğünün farkında değildir.
Japonlar: “Suşi buldun mu ye, aptal görünce kaç .”derler.
Adamlar haklı; çünkü aptalla konuşmak ve ona katlanmak psikolojik bir işkencedir; zamanınızı ve enerjinizi tüketir. Aptal çok konuşur ama boş konuşur.
Aptallık tüm kötülüklerin ve belaların anasıdır çünkü aptal kibirlidir, destursuzdur, kindardır, küstahtır, patavatsızdır, kolayca kandırılır. Gereksiz yere ve gereksiz zamanda cesaret gösterisine kalkışır.
Aptallık, delilikten kötüdür çünkü delilik var olmuş bir aklın yok oluşudur; aptallık ise var olmamış bir aklın var olmaya devam edişidir. “Korkunun Gözleri Çoktur” kitabından
———————————————–
Gözyaşlarıyla Yıkanan Yüz Temizdir
Ağlayan birini görsem canımdan can yolunur ama ağlamak iyidir, bize acı veren düşünceler gözyaşlarıyla temizlenir.
Öz ağlarsa göz de ağlar. İnsanlar, söyleyemediklerini ağlayarak söylerler. Gözyaşıyla dağıtılamayan keder diğer organları ağlatır.
İnsanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar, bazen uzun süre güçlü oldukları için ağlarlar. Gözyaşları acının sessiz sözleridir. Gözyaşlarımızla demiri bile eritebiliriz.
Ağlamak her zaman yitirdiğimiz anlamına gelmez, unutmaya karar verdiğimiz zamanda da ağlarız. Bazen sadece ağlarız, sesiz bir yağmur gibi ağlarız.
Eğer bir yerlere kaçamıyorsak, sürekli yargılayan gözlerin baskısı altındaysak gülerek ağlamayı öğreniriz. Bazı üzüntüler gözyaşlarımızın uzanamayacağı kadar derindir. Bakakalırız gidenlerin ardından, bir damla gözyaşı dökmeden ağlarız.
Biz çok gülüğümüzde çok ağlayacağımızı düşünen bir geleneğin çocuklarıyız. Belki de o yüzden az ağlarız ama gürültülü ağlarız. Ağlayamayan insan durgundur, kuraktır, uzaktır.
Gülmek için birini ağlatmayın. Ağlayanı güldürmeye çalışın çünkü ağlayanı güldürmek ağlayanla ağlamaktan daha değerlidir…
“ Ben Kalender Meşrebim Ama Güzel Çirkin Ararım” kitabından.