Yetişkinler dertli.
Kimden dertli?
Gençlerden.
Şimdiki gençler pek sorumsuzmuş, tembelmiş, açgözlüymüş, kısa yoldan zengin olmak istiyorlarmış, özenti içindeymişler, özgüvenleri yokmuş, hiçbir şeyle mutlu olmuyorlarmış, hep daha fazlasını istiyorlarmış, çok geçimsiz, çok uyumsuzmuşlar, tepkileri çok sertmiş, “Armut piş, ağzıma düş” diye bekliyorlarmış. Mış da mış…
Acaba gençlerimiz neden böyle?
Sizin takıntılarınızdan ve düzenin çarpıklığından olabilir mi?
Onları yeterince sevdiniz mi?
Toplum ahlakçı ama ahlaklı değil. Gençlerimiz bu çarpılığın dışında kalabilirler mi?
Gençleri bunaltıyorsunuz. Onları ayıplarla, yasaklarla, günahlarla, dini dogmalarınızla, mahalle baskılarınızla, cinsel tabularınızla, tutarsızlıklarınızla, aşırı övgü ya da aşırı yergilerinizle, aptalca telkinlerinizle şaşkına çevirdiniz.
Gençlerimizi “gdo” lu ürünlerle, unlu, şekerli, tuzlu mamullerle, gazlı içeceklerle, abur cuburla beslediniz. Hem vücudunu hem de egosunu şişirdiniz.
Eğitimde fırsat eşitsizliğine hiç aldırmadan onları sınav maratonlarına soktunuz. Milli eğitimde her yıl sistem değişti.
Gençlerimiz; “oks, sbs, teog, öss, ygs, lys,” gibi korkunç üç harflilerle yarış atına dönüştürüldüler. Sistem onları dört seçeneğe mahkum etti, ziyan oldular.
Son on beş yıldır, ülkemizi deneme yanılma yoluyla yönetmeye çalışan, yaptırdığı anketlere göre karar alan ya da karar değiştiren dinci zihniyet, gençlerimizi mahvetti.
Kindar ve dindar nesil yetiştirme saplantısından kurtulamayan bu zihniyet, gençlerimizi yozlaştırdı.
Bu ülkeye atom bombası atılsaydı bu kadar zarar verilemezdi. Ülkemizin yarısı diğer yarısından nefret etmeye başladı.
Bu gençler; hırsızlığın, yolsuzluğun, dolandırıcılığın, haksızlığın, adaletsizliğin önlenemediği, cumhuriyetin değerlerinin yok edildiği, dinciliğin, rantçılığın, üfürükçülüğün, yobazlığın, popülizmin prim yaptığı bir düzende büyüdüler.
Dindar ve kindar nesil yetiştirme takıntısıyla eğitimi dincileştirerek mahveden İslamcı zihniyet, gençlerimizi bilim dışına itti.
“Bi taraf olan bertaraf olur.” tehdidi ile gençlerimizi kamplaştırdılar. Şakşakçı, biatçi, italik gençler oluşturdular. Şimdi onlar, her şeye “Tamam!” diyerek köşeyi dönmeye çalışıyorlar.
Gençlerimiz okumuyorlar, okumayı külfet olarak görüyorlar, akıllı telefonlardan ve Türk dizilerinden başlarını kaldıramıyorlar, düşünmüyorlar, sorgulamıyorlar; sadece tüketiyorlar. Çalışmadan para kazanmanın yollarını arıyorlar. Tembel, bedavacı ve sabırsız oldular.
Gençlerin hedefleri yok, özgüvenleri hiç yok; magandalığa, şovenizme hatta ırkçılığa kayıyorlar. At, avrat, silah gazıyla, Osmanlı safsatasıyla racon kesmeye başladılar. Çabucak galeyana geliyorlar.
Onlara göre sanat lüks, matematik öcü, felsefe delirtir, yabancı dil gereksizdir.
Gençlerimizin çoğu kimlik bunalımı yaşıyorlar, hedefler yok, boş işler peşinde koşuyorlar, şans oyunlarına bel bağlamış durumdalar; iş bulamadıkları için ailelerinin yanlarında yaşlanıyorlar.
Siyasal İslam; gençlerimizi, dış mihraklar, cemaat, faiz lobisi, Siyonistler, kefereler, Tapınak şövalyeleri, karanlık güçler, Zalim Eset, iç mihraklar, solcular, komünistler, çapulcular, ateistler, Kemalistler vb. hayali düşmanlarla uyutmaya çalışıyor.
Gençler, olduklarından farklı görünmeye çalışıyorlar; saldırgan gibi görünseler de kolayca inciniyorlar.
Gençlerin kırgın ve çaresiz yüzlerine iyi bakın! Orada kendi takıntılarınızı ve dincilerin açtığı yaraları göreceksiniz. “Korkunun Gözleri Çoktur” kitabından
0
Mutlu
0
Üzgün
0
Sinirli
0
Şaşırmış
0
Virüslü
