Ben köyde doğdum. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım köy ortamında ziyan oldu. Köyde doğup büyümenin bana kazandırdığı tek olumlu şey toprak sevgisidir. “Toprak benim sadık yârimdir.” Ondan uzak kalmak, ondan kopmak istemem.
Toprağın üretim dışı bırakılmasına katlanamam. İşte bu yüzden çimlerle kaplanmış bahçeleri hiç sevmem. Gösteriş uğruna toprağın üretim gücünü iptal etmek nasıl bir kafadır bilemem.
Kardeşim, benim toprağa olan düşkünlüğümü bilir; o da düşkündür, o da üretmeyi sever. Evimin bahçesinde yetiştirmeye çalıştığım sebzeler ve meyveler hakkındaki açıklamalarımı ilgiyle dinler, bildiklerini benimle paylaşır.
Bu yıl bana sürpriz yaptı. Yenişehir’de üretilen domates, biber, patlıcan, kabak, salatalık, taze fasulye, kavun ve karpuz fideleri gönderdi. Bahçemi bu kaliteli fidelerle doldurdum. Emek verdim, suladım, çapaladım, büyüttüm. Ürün vermeye başladılar.
Sonra hiç hesapta olmayan ve emeğimi ziyan eden bir durumla karşılaştım. Bahçeme köstebek mafyası çöktü. Biberlerimi, domateslerimi, fasulyelerimi, salatalıklarımı mahvetti.
Ben bu kadar saldırgan, bu kadar acımasız, bu kadar kurnaz, bu kadar inatçı, bu kadar kindar bir hayvan görmedim. Onu durdurmak için her türlü önlemi alıyorum, dostlarımın önerdiği her çareye başvuruyorum ama bahçemi bu sinsi, beleşçi, yüzsüz, fırıldak gibi dönen nankör mahluktan kurtaramıyorum. Sabah bahçeye çıktığımda öfke nöbeti geçiriyorum.
Sinsilik, saldırganlık, nankörlük, acımasızlık, kumpasçılık, kindarlık bu hayvanın mayasında var. Kendisi etçil bir hayvan olduğu halde sırf ezikliğinden ötürü, serpilip gelişene, farklı ve güzel olana katlanamadığı için böyle iğrenç saldırılarda bulunuyor.
Köstebekler bana mücadele edilmesi ve hesaplaşılması gereken kötü insanları hatırlatır. Bu kişiler kullanılmaya uygun, ahlaki değerlerden uzaklaşmış, ilkesiz, yalancı, saldırgan, ar damarı çatlamış, utanma duygusunu yitirmiş ciğeri on para etmeyen eziklerdir. Bunlar için her yol mübahtır.
Bu onursuz tipler; siyasi partilerde, sivil toplum kuruluşlarında, medyada bir kanser hücresi gibi yayılmaya başladılar. Sevimli görünüşlerine aldanmayın. Böylelerinin çıkarlarına dokunduğunuz an gerçek suratlarını gösterirler. Dürüstlük ve vefa bunların mayasında yoktur. Vatan, millet, hak, hukuk, adalet umurlarında bile değildir. Rant ve para düşkünüdürler.
Köstebekleri öldürmeyelim ama mutlaka yakalayalım. Onları bahçelerimize sokmayalım, önlemimizi baştan alalım. Emeklerimizi ziyan etmelerine, sinirlerimizi bozmalarına, dostluğumuzu istismar etmelerine, kumpas kurmalarına, fırsatını bulur bulmaz saldırıya geçmelerine izin vermeyelim.
Şimdi ben, bu köstebeklerle mücadele etmeyeyim mi? Bahçeme zarar vermesine göz mü yumayım? Diktiğim, suladığım, çapaladığım bitkilerimi hayattan koparırken seyretmekle mi yetineyim? Bu kötülüklerin hesabını sormayayım mı?
Sadece şikayet etmekle yetinmek, köstebeklere teslim olmak bana yakışır mı? Yakışmaz. O köstebeği bulacağım ve daha çok zarar vermemesi için bahçemden uzaklaştıracağım.
Siyasi partilerde ve sivil toplum örgütlerinde görev yapan yetkililer! Aranıza sızan köstebekleri bulun ve uzaklaştırın. Köstebekler aydınlığı ve temiz havayı sevmedikleri için nadiren gün yüzüne çıkarlar. Onların gün yüzüne çıkmalarını beklemeyin, dürtün. Paniğe kapılıp o karanlık oyuklarından dışarı fırlayacaklar ve yakalanacaklardır. “
