Hayatımın Yazıklanarak Hatırladığım Bölümleri
Sizi utanmazlar sizi! Benim doğduktan sonra hemen ölmelerimi unuttunuz değil mi? Şimdi bana altmış beş yaşındasın diyorsunuz. Bir hatırlatma daha yapayım da belki utanırsınız.
Ahlât Ağacının Altında İkinci Kez Öldüm
Daha birkaç hafta önceydi. Ben küçüktüm çok küçüktüm. Annem tarlaya gitti. Beni de yanında götürdü. Çalışmak zorundaydı, çok çalışmak zorundaydı. Beni bir ahlât ağacının dibine yatırdı. Börtü böcekler ve karıncalar arasında kaldım. Onlar ısırdı ben ağladım. Annem duymadı, çok çalışmak zorundaydı.
Eve geldi, yapılacak bir sürü iş onu bekliyordu. Evde de çalıştı, çok çalıştı. Göğüsleri süt dolunca, ağrımaya başlayınca beni hatırladı. “Emzireyim şu çocuğu.”dedi ama çocuk yoktu. Neden sonra aklına geldi. Beni, yatırmış olduğu ahlat ağacının altında unutmuştu. Yorgundu çok yorgundu. Hiç kimseye hiçbir şey söylemeden korku içinde tarlaya koştu ve beni buldu. Kasım ayazında kaskatı kesildim, birkaç kez öldüm, birkaç kez ölmek üzereydim, annem sütünü verdi, birkaç kez daha ölmek üzereyken dirildim.
***
Altmış beş yaşındaymışım! Lafa bak. Yahu siz ne utanmaz, ne arlanmaz insanlarsınız böyle! Öldüğüm kesintileri neden hesaplamıyorsunuz?
Bu İğneyle Atlatamazsa Ölür
Ahlât ağacının altında öldükten sonra dirilişimin üstünden bir hafta geçti belki de geçmedi. Hasta oldum. Ateşim kırk derece, kafamdan alevler çıkıyor, debeleniyorum. Gözlerim kaymaya başlayınca bu çocuk yaşamaz, sabaha çıkmaz dediler.
Annem daha önceki ölmelerimi ve dirilmelerimi bildiği için direndi. Beni sırtına alıp on kilometre uzaklıktaki ilçeye götürdü.
Doktor öldüğümü düşündü ya da öleceğimi. Suratıma bile bakmadan çekip gitti. Orada bir hemşire durumdan etkilendi. Sanırım benden çok anneme acıdığı için bana bir penisilin iğnesi yaptı.
“Zatürree olmuş bu!”dedi. “Bu iğneyle atlatamazsa ölür.” diye de ekledi.
Çok çok öldükten sonra eksilerek dirildim. Akciğerlerimde bir yara izi kaldı. Ölümün, yoksulluğun, çaresizliğin, cehaletin izi.
Bundan sonra zatürree yarası ile ölüp dirilecektim. Devam edecek