İnsanların başkalarını etkilemek ve manipüle etmek için benimsedikleri davranış biçimine politik davranış denir. Üniversite öğrencisinin kendi düşüncelerini ifade etmek ve savunmak yerine hocasını memnun etmek için yalakalık yapması politik bir davranıştır. Politik davranış, bir şey elde etmek için sahtekarlık yapmaya karar veren herkesin yaptığı şeydir.
Amaçlarına ulaşmak, hırslarını tatmin etmek, hayatını bahanelerle ve yalanlarla sürdürmek isteyen kişiler, hesaplı kitaplı davranışı benimserler. Kimin arabasına biniyorlarsa onun türküsünü söylerler.
Politik davranış, hastalıklı bir hırsa teslim olmak ve amaca ulaşmak için akılcı görünen bahaneler üretmek amacını taşır. Siyasal İslamcılık ve saray soytarılığı politik bir davranıştır. Vatanseverlik görünümlü saldırgan milliyetçiliği dayatmak için zehirli bir dil kullanmak da politik bir davranıştır.
Bu hastalıklı beyinler, amaçlarına ulaşamadıkları zaman herkesi suçlamaya başlarlar: Onlara göre, muhalif olan herkes kıskanç, aptal, nankör, dinsiz imansız, provokatör, dış güçlerin maşaları, vatan hainleri ve bölücüdürler.
Ayrıca yetkin görünmek, sorumluluk almadan ranta ortak olmak, kurban rolü oynamak, antisosyal eylemlerini rasyonelleştirmeye çalışmak, her zaman dindar ve milliyetçi görünmek, yalan söylemek ve söylediği yalanı tekrar etmek… Tüm bunlar politik davranışlar ve “kasti kötülüklerdir.”
Hayatını yalanlar üzerine kurmuş bir kişiyi ya da ideologlarını dinlerseniz narsist bir yaklaşım içinde olduklarını görürsünüz. Onlar, halka dönüp şöyle derler: “Verin yetkiyi, ülkenin sorunlarının nasıl çözüleceğini görün…”
Suya sabuna dokunmamak da politik bir davranıştır. Bunlar kendilerine bir oyuk bulur ve orda saklanırlar. Düşüncelerini ifade etmezler, kötü muamele gördükleri zaman sessiz kalmayı tercih ederler. Kendilerinden ne isteniyorsa yaparlar. Otoriteyi asla sorgulamazlar. Kendi sesi ile konuşmazlar. Onlar saklanan kişilerdir. Bu tür politik davranışlar da kasti körlüktür.
Saklanarak yaşamak onları hastalıklardan, ölümden, vergilerden, işsizlikten, baskıdan ve zulümden koruyamaz. Onların düşünme şalterleri kapalıdır. Bir şeyler söylemekten, bir yerlere gitmekten, bir şeyler yapmaktan kaçınırlar. “Hayır” diyemezler.
Politik davranış içinde yalan makinesine dönüşenlerin suçu bilinçsizlikle açıklanamaz. Onlar yalan söylediklerinde ve insanları manipüle ettiklerinde bilinçliydiler. O anda ne yaptıklarını biliyorlardı. İşte bu liyakatsiz emir erleri siyasal iktidarı ele geçirdiklerinde devleti çökertirler.
Liyakatsiz ve ezik birisi getirildiği makamda objektif davranamaz. Kendisini o makama atayan kişinin kulu kölesidir. Böyle bir kişi, verimli çalışan bir kurumu kısa süre içinde işlevsiz ve sorunlu duruma getirir. Kurum çalışanları bu yozlaşmaya ses çıkarmazsa ve sorun yokmuş gibi davranırsa kurum biraz daha kötüleşir. Kurum çalışanlarının bu tavırsızlığı “kasti kötülüktür” çünkü kendi sesiyle konuşmamışlar, politik davranmayı tercih etmişlerdir.
