Psikoloji Ve Politika

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bizim eğitim sistemimiz; olayları değerlendiremeyen, bağımsız bir görüş ortaya koyamayan, özgüveni hırpalanmış gençler yetiştirir. Bu insanlar yaşamları süresince onları inandırmaya yönelik saçma sapan ve akıl dışı uygulamaların saldırısına uğrarlar.

Ülkeyi yönetmeye çalışanlar, psikoloji biliminin geliştirdiği ileri tekniklerden büyük ölçüde yararlanırlar. Bu teknikleri özellikle eğitim ve propaganda alanlarında kullanırlar. İktidar sahipleri aklı geliştirmek isterlerse akıl, aptallığı geliştirmek isterlerse de aptallık üretebilirler.

Psikoloji bilimi, güç sahiplerinin eline yeni olanaklar verdi. İktidarı ele geçirenler uysal ve ürkek bir toplum yaratma peşindeler. Halk kitleleri giderek çok evcil hayvanlara dönüştürülüyor. Yetkileri elinde bulunduran kişi, emri altındakilerin uysal olmalarını istiyor.

Emri altında çalışan kişiler, lütfedilen hizmet ya da yardım karşısında minnettar olmalıdırlar. Kendilerine iyilik ihsan eden güç sahiplerine itaat ve biat etmelidirler. İşlerini yitirmek ve damgalanmak istemiyorlarsa hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük gibi zırıltılar çıkarmaktan vazgeçmelidirler.

Siyasal güçler, psikoloji biliminin ortaya koyduğu verilerden ve tekniklerden en çok propaganda alanında yararlanırlar. Ne yapıp edip iktidarını sürdürmek isteyen ama bunun demokratik yollardan olamayacağını anlayan diktatörler ve oligarşik güçler kara propagandaya başvurarak rakiplerini itibarsızlaştırmaya çalışırlar. İddialarını kanıtlarla ortaya koyamadıkları için inanç, mezhep ve etnik temelli kaynakları harekete geçirirler. Gerçekleri saptırmak için dini değerleri istismar etmekten ve kumpas kurmaktan çekinmezler.

Devletin olanaklarını seferber edip çok ciddi bir ekonomik güç elde eden siyasal parti, propagandalarını çok daha geniş kitlelere yayabilir. Böylece rakiplerine karşı sahip olduğu avantaj onun kazanmasına yeterli olur.

Görüldüğü gibi, propaganda, sadece insanların irrasyonel düşüncelerine seslenmekle yetinmez. Zenginlere ve iktidarı elinde tutan güce haksız avantajlar sağlar. Gerçek düşünce özgürlüğünün olduğu toplumlarda, farklı görüşler arasında fırsat eşitliğinin sağlanır. Totaliter rejimlerde böyle bir fırsat eşitliği söz konusu değildir.

Totaliter rejimler, iktidarlarını sürdürebilmek için propaganda ile yetinmezler. Muhalefetin etkin olduğu kurumlara ekonomik baskı uygular. Bu kurumları itibarsızlaştırmak ve iş yapamaz duruma getirmek için siyasi ve ekonomik baskı uygularlar. Halkın oylarıyla seçilmiş kişileri abuk sabuk bahanelerle gözaltına alır ve tutuklar. Amaç, o kişinin yerine kendi yandaşını atamak ve rantı tekrar ele geçirmektir.

Totaliter rejimlerde, düşünce özgürlüğünden yana olan bilim insanları, sanatçılar, aydınlar, akademisyenler, gazeteciler, kadınlar, gençler hatta sıradan vatandaşlar ekonomik, sosyal ve psikolojik baskı altında tutulurlar.

Tek kişinin ya da bir grubun iktidarında bir kişiye görev verilirken liyakate bakılmaz. O kişinin dinsel, mezhepsel ve siyasal düşünceleri dikkate alınır. Bu tutum, insanlara düşüncelerinden ve seçimlerinden dolayı zulmetmektir.

Kamuoyu bu zulümleri henüz tam olarak fark edemedi. Fark ettiği zaman harekete geçecektir. Kamuoyundan başka hiçbir şey bu sorunları çözemez.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Psikoloji Ve Politika
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.