Son yıllarda İslam ülkelerinin başına bela olan ve hızla yayılan Püritenizm, 17.yüzyılda İngiltere’de ve Amerika’da etkili olmuş dinci bir akımdır. Püritenlere göre, bazı eylemler başkalarına zarar vermese bile günah olduğu için engellenmesi gerekir. Bu sapkın akım, günah saydıkları eylemlerde bulunan herkese acı çektirmek gerektiğini düşünecek kadar iğrençtir.
Püritenler, kendi ahlak ölçütlerinin yegane ahlak ölçütü olduğunu düşünürler. Başka grupların farklı ahlak ölçütlerine ve farklı yaşam biçimlerine katlanamazlar. Onlara göre, farklı yaşam biçimlerinde ısrar eden herkes cezalandırılmalı eğer bu mümkün olmuyorsa ekonomik yönden baskı altında tutulmalıdır. Onların ahlak ölçütlerine uymayan herkes düşmandır ve günahkardır.
Ülkemizde son yıllarda cüretlerini artıran, farklı olan her şeye saldıran, Cumhuriyetimizin değerlerini yıkmaya çalışan, siyasal İslam’ı tek seçenek olarak sunmaya çalışan akıl püriten aklıdır. Onlara göre, bir bayanın şortla otobüse binmesi, tek başına seyahate çıkması, hamileyken sokaklarda dolaşması, doğum kontrolü uygulaması vb. davranışlar cezalandırılmalı ve ne pahasına olursa olsun bastırılmalıdır.
Püritenlere göre, depremlerin ve diğer doğa felaketlerinin nedeni oralarda oturanların günahkar olmalarıdır. Tanrı onları cezalandırmıştır.
Püritenleri tehlikeli ve saldırgan yapan, hastalıklı ahlak anlayışlarını topluma dayatmalarıdır. Püritenler, aykırı buldukları her şeye saldırırlar. Yaratıcılığın, estetik değerlerin, kişisel tercihlerin ne pahasına olursa olsun bastırılması gerektiğini savunurlar.
Püritenizm, geri bıraktırılmış ülkelerde ciddi bir muhalefetle karşılaşmaz, kolayca yayılır. Çünkü bu ülkelerde halk cahildir, yoksuldur ve çaresizdir. Örgütlü değildir, sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerine izin verilmez. İnsanların adalet, eşitlik ve özgürlük talepleri şiddetle bastırılır. Basın yayın organları siyasal iktidarın propaganda aracı durumundadır.
Püritenler kurnazdır, ikiyüzlüdür, sürekli mağdur edebiyatı yaparlar. Onlara göre amaca ulaşmak için her yol mübahtır. Onların asıl amacı siyasal gücü ele geçirmektir. Bu gücü ele geçirdiği zaman toplumu zorla bilgisizleştirirler.
Püritenler, güçlendikçe insanlara verdikleri zarar da artar. Muhaliflere ve anayasal kurumlara şiddetle saldırırlar. Onlara göre muhalifler yok edilmelidir çünkü muhalifler dinsiz imansızdır, bölücüdür, bozguncudur, teröristtir, ülkenin beka sorunu durumuna gelmişlerdir.
Püriten, gerçekten kötü olan bir davranışın şiddetle bastırılacak olursa daha büyük kötülüklere yol açacağını anlamak istemez. Püriten yalnızca şuna bakar: Eğer bir kitap kendi ahlak ölçütlerine uygun değilse içerdiği bilgiler bilimsel yönden ne kadar önemli olursa olsun hemen imha edilmelidir. Aynı kafa beyaz kadın ticaretine ve kızların çocuk yaşta evlendirilmelerine, tecavüze uğramalarına ses çıkarmaz.
Mesela doğum kontrolü hakkında yazılmış bir yapıt onlara göre müstehcendir ve derhal yok edilmelidir. Oysa müstehcenliğin kesin bir yasal tanımlamaya elverişli olmadığı ortadadır. Zorla dayatılan bilgisizliğin verdiği zarar akıl almaz ölçüdedir. Kronik kadın hastalıkları, sakat çocuk doğumları, aşırı nüfus artışı Püritenlerin umurunda değildir.
Toplumu açıkça ilgilendirmeyen konularda birbirimizin işlerine karışmamayı öğrenemezsek yaşam dayanılmaz olur. Birbirimizin özel yaşamına saygı duymayı ve ahlak ölçütlerimizi başkalarına dayatmamayı öğrenmek zorundayız.
