Türk Ordusunun Küllerinden Doğduğu Savaş: Sakarya Meydan Muharebesi
Kütahya-Eskişehir Muharebeleri sonunda düşman, neredeyse Ankara’nın kapılarına kadar gelmiş sayılırdı. Arada sadece 80 km vardı ve şimdiki hedefleri Ankara’yı ele geçirip Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye onaylatmaktı. İngilizlerin desteğini sürdürdüğü Yunan ordusunda silah ve cephane, araç-gereç eksiği yoktu. Kral Konstantin ve Prens Andrea da orduyla yakından ilgileniyorlardı. Yunan ordusunun tek sorunu vardı, askerler arasında yayılmaya başlayan Bolşevizm…
Türk tarafına gelince… Meclis tarafından, askeri başarısızlıkların da sorumluluğunu da üstlenmesi için Başkomutan seçilen Mustafa Kemal Paşa ise deyim yerindeyse dört bir yandan kuşatılmıştı. Batıda Yunan orduları, Ankara’da muhalifler, doğuda Batum’da, olumsuz bir durumda Bolşevik kuvvetlerle birlikte Anadolu’ya yürüme hesapları yapan Enver Paşa, İstanbul’da Padişah Vahdettin ve İngilizler, güneyde Fransızlar… Hepsi fırsat kolluyordu.
Sakarya Meydan savaşına işte böyle bir ortamda hazırlanıldı… Bu ortamda, bir ölüm-kalım savaşı verildi…
Adeta yoktan var edilen Türk ordusunun durumu aslında hiç de iyi değildi. O günlerde cepheyi gezen milletvekilleri karşılaştıkları manzarayı şöyle anlatıyordu:
Askerin önemli bir bölümünün çarığı bile yoktu, çoğu yalın ayaktı. Yüzde 80’i ya üniformasızdı ya da üniforması varsa da çok eskiydi. Askerin kaputu yoktu, yeterli iç çamaşırı da temin edilememişti. Askerin yüzde 20’sinin süngüsü, birçok süvarinin kılıcı yoktu. Sadece askerler değil, onların memlekette bırakıp geldikleri aileleri de geçim sıkıntısı içindeydi. İnsanlar un bulamıyor, kaynamış ve kavrulmuş buğdayla karın doyuruyordu.
Ve başka bir can alıcı nokta… Cephede yeterli asker de yoktu. Genelkurmay kaynağına göre Kütahya-Eskişehir ve Sakarya muharebeleri sırasında kaçak sayısı 48 bin kişiyi aşmıştı. Acil 20 bin askere ihtiyaç vardı. Devam edecek