Yurdum insanı hayat pahalılığından, adaletsizliklerden, hukuk tanımayanlardan, hırsızlıklardan, cinayetlerden, yolsuzluklardan, liyakatsizliklerden, din istismarcılarından, yalancılardan, şatafat düşkünlerinden, zehirli dillerden, gündem değiştirme çabalarından çok bıktı. Burnundan soluyor. Ülkemizi bu duruma getirenlere karşı çok öfkeli. Kafayı sıyırmak üzere.
İşte bu yüzden sakin ol! Sinirlerine hakim ol. Beladan kurtulmak için sabır ve hoşgörü yedeği bulundur. Karşındakinin ahlaki ve kültürel sefilliğine yanıt verme. Ona derdini anlatmaya çalışma. Çirkefliği, kabadayılığı, şantajcılığı, yüzsüzlüğü meslek edinmiş kişilerden hemen uzaklaş. Onlarla tartışırsan seni ölümcül bir düşman olarak görürler.
Akıllı ol! Zeka ve ahlak yönünden sorunlu kişilerle tartışıp yeni bir düşman kazanma. Öyle kişilerle tartışmak insanın kendi evini kundaklaması gibi bir çılgınlık olur. Senin sakinliğin ve nezaketin karşısında en dik kafalı, en saldırgan, en cahil kişi bile yumuşayabilir, böylece tehlike riskini azaltabilirsin.
Yapılan hakaretler karşısında sabırlı olmak, sakin kalabilmek, nezaketli davranmak hiç kuşkusuz zor bir görevdir. Karşındaki kişi seni kendi bataklığına çekmek isteyecektir ve bunu yaparken iğrenç şekilde kabalaşacak ve onurunla oynayacaktır. İşte sabır ve nezaket tam da bu noktada gereklidir.
İktidar algı yönetimiyle meşgul. Her türlü propaganda yöntemlerini ve ileri psikolojik teknikleri kullanarak uysallığı ve ürkekliği yaygınlaştırıyor. Dini değerleri istismar ediyor. Şükredin, ses çıkarmayın diyor. Hayali dış düşmanlarla korkutmaya çalışıyor. Muhalifleri bölücülükle, vatan hainliğiyle, hapishanelere göndermekle tehdit ediyor.
Siyasal İslamcı zihniyet, dini değerleri inanç alanından çıkarıp toplumsal alana aktarmak istiyordu. Bunu yapabilmesi için devleti yeniden yapılandırması şarttı. Özellikle Danıştay, Sayıştay gibi denetim mekanizmalarından kurtulmanın çarelerini arıyordu. 2017 referandumuyla tek adam rejimine geçildi ve denetim sistemleri devre dışı kaldı. Devlet bürokrasisi liyakatsiz yandaşlarıyla doldurdu ve sistem hukuk dışına itildi. Peki, ne oldu? Ekonomi çöktü ve toplumsal çürüme başladı.
Ekonomi zaman içinde düzelebilir ama bu krizin neden olduğu toplumsal çürüme on yıllar boyu sürer. İnsanlarımızın psikolojik dengelerinin düzelmesi, intiharların azalması, ahlaki ve toplumsal çözülmenin durdurulması gibi sorunlar öyle dünden bugüne çözülmez.
Her yaştan insanımız umutsuz. Kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Çocuklarımız eğitimin dışına itildiler. Gençlerimiz ekonomik sorunlar nedeniyle üniversiteleri terk ediyorlar. Mezun olanlar ise iş bulamadıkları için başka ülkelere gidiyorlar.
Siyasal iktidarın himmetiyle palazlanan, hak etmediği ihalelerle milyonlar kazanan, vergiden muaf tutulan ve zenginleştikçe saldırganlaşan bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan yurdum insanı acı çekiyor. Bu acıların ne zaman sona ereceği ise hiç belli değil.