Sabah erken kalkmaya yeni yeni alışmış, işe henüz girmiş bir genç, ilk maaşıyla neler yapmayı hayal eder?
Her mesai gününde olduğu gibi işe gitmek için sabahleyin aynı saatte kalkan genç bir baba, evden çıkıp işe gidene dek neler geçirir aklından?
Emekliliğine birkaç ay kalmış tecrübeli bir işçi, yolun başında olan mesai arkadaşlarına baktığında gençliğini anımsıyor mudur?
Yerin metrelerce altında kazma sallayıp da o günkü mesaisini bitiren bir maden işçisi gün sonunda evine dönerken neler düşünür?
Peki, her gün olduğu gibi işine gelmiş, canla başla çalışırken patlama sesini duyduğu anda ne hissetmiştir, ne düşünmüştür ismi "kazada hayatını kaybedenler" in arasında olan bir madenci? Son sorumun cevabını hiçbirimiz öğrenemeyeceğiz ne yazık ki.
Çok üzgünüm ama öfkem, üzüntümden daha ağır basıyor. Kendi çıkarları dışında hiç kimsenin asgari düzeydeki isteklerini, ihtiyaçlarını, hayallerini dahi önemsemeyenlere çok öfkeliyim. Kabul edilemez koşulları "şükür sebebi" gösterenlere "bunu bulmayanlar da var"cılara çok öfkeliyim. Bu satırları yazmaktan başka elinden hiçbir şey gelmeyen kendime daha çok öfkeliyim.
Acılar unutulmasa insanoğlu yaşayamaz, derler ama bilin ki unutulan bazı acılar yüzünden yaşamları son bulan insanlar var.
Hiç kimse hiçbir şeyi unutmasın artık. Unutmasın…