Yenişehir Köyleri (Dereköy)

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yenişehir'in kuzey batısında, ilçe merkezi ile aynı adı taşıyan ovanın kuzeyinde doğu ve batısındaki alçak tepelerin ortasında yamaca doğru arazisi ile yaklaşık 295 mt. rakımda kurulmuştur. Kuzeyinde Yıldırım, batısında Karacaali, doğusunda Demirboğa ve güneyinde ise Kara Köyü arazileri ile komşudur.

Yenişehir merkezden uzaklığı 10 km. kadardır. Yenişehir'den Bursa yönüne doğru ana asfalt takip edilerek 7 km'den sağa dönülüp, Kara Köyü içerisinden geçilerek asfalt yol takip edilip 3 km. kadar devam edilip köy merkezine ulaşabilmek mümkündür. Köyden Demirboğa 1,7 km., Yıldırım 3,5 km., Karacaali ise 4 km. uzaklıktadır.

İsminin Kökeni

Köyün isminin kökeni hakkında net bilgiler bulunmasa da; ismini köyün içinden geçen dereden aldığı söylencesi kabul görmektedir. XV ve XVI. yüzyıl belgelerinde de aynı isimle zikredilir. Yerli bir köy olan Dere Köyünde köyün içerisinde bulunan derenin taşması ile oluşan sellerden dolayı köy bir kaç kez yer değiştirmiş olsa da mevkiinden fazlaca uzaklaşmamıştır.

Tarihi

Kuruluş tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. Köye yakın olan 30 metre çapında 3 metre yüksekliğinde höyük bölge tarihinin ne kadar eskilere gittiğinin açık ispatıdır. Ayrıca yine çevre arazilerde rastlanan ve Bizans dönemi ile ilişkilendirilen yerleşim kalıntıları bölge tarihi açısından oldukça önemlidir.

Köy ile ilgili tespit edilebilen kaynaklar XV. yüzyılın başlarına dek dayanmaktadır. Önceleri Hızır Bey'in mülkü olarak kayıtlarda yer alan köy, daha sonraki yıllarda I. Murad, Bayezid ve Süleyman Çelebi dönemlerinde devletin üst kadrolarında yer alan Çandarlı Ali Paşa'nın mülkü olarak kayıt edilmiştir. Söz konusu dönemde köy, Ali Paşa'nın Bursa'da bulunan zaviyesine gelir getirmesi amacıyla vakfedilmiştir.

1445 yılında 5 nefer Müslüman'ın yaşadığı köyde, 1521 yılı kayıtlarına göre 13 nefer Müslüman ve 7 nefer Rum yaşadığı görülmektedir. 1573 yılı belgelerine göre ise Rum nüfusun tamamen kaybolduğu ve bu tarihte 39 nefer Müslüman'ın yaşadığı görülmektedir. Olasılıkla Rum nüfusun çevre dağ köylerinden göç ettikleri ve zaman içerisinde ise ihtida ettikleri anlaşılmaktadır.

1530 tarihli tahrir defterinde aynı isimle zikredilen köyde bu tarihte otlak ve kışlak olarak kullanılan Kayaardı denilen mevkiden bahsedilmektedir. Köye ait vergi geliri de 100 akça olarak kayıt altına alınmıştır.

1845 yılına ait Temettuat defterine göre on haneden oluşan küçük bir köydür. 1895 ve 1908 salnamelerine göre ise köyde 20 hane nüfus mevcuttur. Cumhuriyet tarihinin ilk nüfus sayımı olan 1927 yılı verilerine göre ise köyde 38 hanede 89'u kadın, 86'sı erkek olmak üzere toplamda 175 kişi yaşamakta idi. 1940 yılına gelindiğinde 237'ye yükselen nüfus sayısı 1955'de 266, 1970'de 249, 1980'de ise 219 kişi olarak kayıt altına alınmıştır. 1990'dan itibaren azalmaya başlayan nüfus bu tarihte 196 kişiye düşmüş 2000 yılında 35 hanede 160 kişiye, 2022 son nüfus verilerine göre de 47'si erkek 41'i kadın olmak üzere 88 kişiye kadar gerilemiştir.

Nüfusun gerilemesindeki en büyük etken geçim kaynaklarının ve iş olanaklarının yetersizliğidir. Okuyan genç nüfusun çoğunluğu zaman içerisinde köyü terk ederek başta Yenişehir ve Bursa olmak üzere büyük şehirlere göç etmişlerdir. Bugün köy nüfusu yoğun olarak yaşlı nüfustan oluşmaktadır.

Geçim kaynakları genelde tarıma dayalı olan köyde az da olsa hayvancılık da yapılmaktadır. Üretimi yapılan ürünler genellikle, buğday, arpa, ayçiçeği, taze fasulye, domates ve biberdir.

Köy Camisi

Köyün sahip olduğu en önemli yapı merkezinde bulunan Kültür Varlıkları tarafından da koruma altında olan eski camidir. 258 metrekare alana sahip caminin beratında yapının 1920 yılında inşa edildiği belirtilmektedir. 1936 yılında camiye çeşme, 1950 yılında ise minaresi ilave edilmiştir. Cami tek kat yüksekliğinde dikdörtgen plan şemalıdır. Kırma çatı üzeri marsilya tipi kiremitle kaplıdır. Çatı saçakları ahşap kaplamalı ve beyaz boyalıdır. Duvar kalınlığından yapının yığma taş teknikle inşa edildiği anlaşılmaktadır. Mihrabı süslemesiz ve yağlı boyalıdır. Ahşap minberi bulunmaktadır. Son cemaat mahalli kapalı olup; son cemaat mahallinin üzerinde kadınlar mahfili bulunmaktadır. Tavanı çıtalı ahşap kaplamalı olup ahşap tavan göbeği mevcuttur. Kadınlar mahfilinde de tavan benzer yapıdadır. Minaresi caminin kuzeybatı köşesinde ve yapıdan ayrı olarak betonarme olarak inşa edilmiştir. Çeşme caminin doğu bahçe duvarına bitişik olarak İstanbul eşrafından Firibeli Hacı Ahmet adında bir zat tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin üzerinde "WESEXA HUMRABBUHUM SERABEN TAHURA" yazmaktadır. Caminin güney cephesinin önünde ise içine bir insanın rahatlıkla sığabileceği bir oyuğu bulunan oldukça eski bir çınar ağacı mevcuttur.

Caminin bütününde sahip olduğu fiziksel, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi desteği ile 2007 yılında restore edilmiş ve halen kullanılmaktadır.

Köyde 60'lı yıllarda yapılan okul binası 1996 yılında iki derslikli olarak yenilenmiştir. Fakat bugün öğrencilerinin taşımalı eğitimden yararlanmasından dolayı kullanılmamaktadır.

İstiklâl Savaşı Gazi ve Şehitleri

Köy Yunan işgali sırasında defalarca işgale uğramış halkı işgaller sırasında çok fazla eziyetler çekmiştir. Özellikle Menteşe, Karacaali, Dereköy ve Barcın hattındaki çatışmaların yoğunluğu ve bölgede oluşturulan mevziler halkın köylerini terk etmelerine sebep olmuştur. Bu işgallerde halk Adapazarı taraflarına göç etmiş, bölgedeki mısır tarlalarında saklanmak zorunda kalmıştır.

Köyden Çanakkale ve İstiklâl Savaşı'na katılan çok sayıda kahraman mevcuttur. Bunlardan bir kısmı gazi olurken bir kısmı ise şehitlik mertebesine ulaşmıştır. Bu kişilerden Çanakkale'de şehit olanlar; 1296 doğumlu Güdüllü Oğullarından Mustafa oğlu Ali Meydan Muharebesinde, 1308 doğumlu Ahmet oğlu Abdullah Mekteb-i Hayriye Mecruhin Hastanesinde, 1301 doğumlu Ahmet oğlu Mehmet Meydan Harbinde şehit düşmüşlerdir.

İstiklâl Savaşına katılanlardan; 1306 doğumlu Haklı Ömer oğlu Mahmut 11. Tümen'de, 1315 doğumlu Mehmet oğlu Mustafa 18. Tümen'de, 1313 doğumlu İbrahim oğlu Recep ise İnegöl Jandarma Taburunda düşmana karşı mücadele etmişlerdir.

Köyün yetiştirdiği değerlerinden birisi de Hüseyin Hüsnü Narin'dir. 1875 yılında Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Şumnu'da doğan Narin, 1890 yılında ailesi ile birlikte Türkiye'ye göç edince Dereköy'üne yerleşmiş. Anadolu'dan 153 müftünün imzaladığı Ankara Fetvasında ismi yer alan Narin, 40'lı yılların başlarına kadar Yenişehir Müftülüğü görevini ifa etmiştir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenişehir Köyleri (Dereköy)
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.