Yenişehir ilçe sınırlarının en doğusunda Bilecik il sınırına komşu etrafı küçük tepeler ile çevrili, ortalama 260 mt rakımlı bir yerleşim yeridir. Hayriye, Köprühisar, Çamönü, Necmiye köyleri ile çevrelenmiştir. Yakınlarında Kale Tepesi, Dimi tepesi ve Yılancı tepe mevcuttur. Yenişehir merkezden doğuya doğru Bilecik il asfaltı takip edilerek 12. kilometreden sağa sapılıp 2 km kadar ilerlediğiniz de köy merkezine ulaşmak mümkündür. Eskiden köyün içerisinden geçen Yenişehir – Bilecik yolu bugün yeni yolun yapılması ile köyün üstüne alınmıştır.
Köyün ismi
Köyün ismi Osmanlı döneminin ilk kuruluş yılları ve hatta Bizans döneminde dahi İncirli ile anılmıştır. En eski dönemlerde İncirpınarı olarak adlandırılan köy bugün dahi İncirli olarak bilinmektedir. Köyün ismi konusunda köyde anlatılan rivayet; Hayriye ile şimdiki köyün kurulu olduğu bölge arasında bulunan tepelerde Karabağlar veya Karabayır olarak bilinen mevkide çok incir ağacı olduğundan dolayı bu ismi aldığı yönündedir. Bahsi geçen pınar ise kanımızca eski köye yakın konumda bulunan köylülerce bugün Sarıkız olarak adlandırılan pınardır.
1487 yılına ait Tahrir Defterinde İncirli olarak zikredilen köy, 16.yüzyıl kayıtlarında İncürlü olarak anıldığı görülmektedir.
Köyün yer değiştirmeleri
Bir rivayete göre; ilk zamanlar Avlu İçleri denilen mevkide kurulan köy, susuzluk nedeniyle ve bölgenin güvenlik yönünden çok açık bir araziden oluşmasından dolayı buradan taşınmak zorunda kalmıştır. İlk kurulduğu mevkiden taşınan köy Sokak yolları olarak da adlandırılan bugün eski köy yeri dediğimiz Sarıkız Pınarının karşılarına denk gelen bölgeye taşınmıştır. Uzun yıllar burada yerleşim kuran köy, geldikleri yeni yerlerinde de dere kenarına yakın yamaç arazilerinden dolayı bu kez de defalarca sel tehlikesine maruz kalmış, zaman zamanda bu sellerden muzdarip olmuşlardır. Köy son olarak 1953'de yaşanan sel felaketinin ardından bugün kurulu bulunan alana taşınmıştır.
Eski köy yeri ve sel felaketi
Yemyeşil vadinin içinde ortasından Yenişehir Ovası'nı sulayan Göksu'nun bir kolu olan İncirli Deresi'nin geçtiği doğal güzellikleri ile göz kamaştıran bir noktada bulunmaktadır.
Uzun yıllar İncirli halkının yaşadığı arazi yamaç tepede ve dereye çok yakın noktada kurulu bulunmasından dolayı sık sık taşkınlara maruz kalmıştır. Son olarak 1949 yılında meydana gelen sel felaketinin ardından ise köyün dere kenarından yol kenarına taşınmasına karar verilmiş, peyderpey köy şimdi yerine taşınmıştır. Bu taşınma köylülerin anlattığı kadarıyla 1953 yılına kadar sürmüş, 1953 yılında eski köyde kimse kalmamış, taşınma tamamlanmıştır.
1949 yılındaki köyün taşınması ile sonuçlanacak sel felaketini tanıklık eden bir köylü yaşananları şöyle anlatmaktadır; "Köyü ikiye bölen dereyi Bilecik İlyasbey ve Kınık köylerinden gelen ve tepelerde birleşen iki dere besliyordu. Köy içinden geçen derenin artık tehlike yarattığını görmeye başlamıştık. Eşimle birlikte tarladan köye dönerken, dere suları tamamen yükselmiş ve evleri adeta yıkmaya başlamıştı. Biraz yükseklerdeki evler zarar görmemişti. Ancak dere kenarındakiler sular altındaydı. Evimize giremedik. Yüksekçe bir tepeden olup bitenleri izledik. Dere her yıl bunu yapardı ama o yıl çok ileri gitmişti. Hayvanlar ile evlerdeki ve bahçelerdeki eşya zarar gördü. 3 yıl sonra da köy taşındı.”
Köy bu mevkiden bugünkü yerine taşınmış fakat eski köyde izler silinmemiştir.
Hacı Mehmet Camii
Eski köy yeri olarak bilinen yerde bugün köyü adeta anıtsal olarak simgeleyen minare mevcuttur. Zengin doğal güzellikler içinde bulunan bu minare vakıf kayıtlarına göre Hacı Mehmet Camisi'ne aittir. Yapılış yılını aydınlatacak bir kitabesi bulunmayan cami tahminlere göre Cumhuriyetin ilk yıllarına aittir. Ana yapının yıkılmış halde bulunmasına rağmen minare kısmen de olsa mevcuttur ve bugün "Yalnız Minare” olarak adlandırılmaktadır. Caminin mimari özelliklerini belirtebilecek herhangi bir bilgi mevcut değildir.
Minare kübik kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Kaidenin batı cephesinde dikdörtgen kapı yer alır. Pabuç pahlıdır, gövde başlangıcı ve sonu bir bilezikle sınırlanır. Şerefe korkulukları yıkık vaziyettedir. Altında bir sıra testere dişi, mukarnas ve bezemeler ve konsol friz görülür. Külah yıkıktır. Kaide iki sıra kesme taş, üç sıra tuğla ile almaşık teknikte örülmüştür. Pahlı pabuçta aynı teknik devam eder, ancak taş sıraları bire indirgenir. Gövde şerefe altı bezemeli ve petek tuğlalıdır.
Minareye varılan yolu takip eden rotada ayrıca bölgenin simgelerinden sayılan ulu bir çınarda bulunmaktadır. 400-500 yıllık olduğu tahmin edilen çınar eski köyden kalan, tarihe tanıklık eden korunması gereken bir mirastır.