Köyün tarihi
Yenişehir ilçesine bağlı köyler arasında tarihi bakımdan en eski köylerin içerisinde bulunmaktadır. Köyde önceki yıllarda üniversitelilerin bir çalışması sırasında rastlanan dinozor fosilleri ise bunun ispatıdır. Ayrıca köy arazisi sınırları içerisinde antik çağlardan kalma kral – kraliçe mezarları bulunmaktadır. XV. ve XVI. yüzyıllara ait tahrir defterleri incelendiğinde ise köyde büyük ölçüde Hristiyan nüfusun yaşadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu kalıntılardan anlaşıldığı üzere köyün Antik çağdan günümüze bir yerleşim alanı olduğu net olarak görünmektedir. Köy arazisi Osmanlı öncesinde de Bizans yerleşim yeri idi.
1285 İkizce Seferinin ardından bölgede güvenliklerinin bulunmadığı düşüncesi ile Bizans köyleri boşaltılmaya halkı ise batıya göçmeye çok azıda Osmanlıya ihtida yolu ile katılmaya başlamıştı. 1286 yılında gerçekleşen Ermeni Derbenti savaşının ardından ise Yenişehir Ovası'nın civarında bulunan arazilerin tamamına yakını Osmanlının hâkimiyetine geçmişti. Osman Gazi Yenişehir ovası için stratejik öneme sahip olan bu Bizans halkının boşalttığı köylere ise yeni yerleşimler oluşturmaya başlamıştı. İşte bu bağlamda bugünkü Karaamca sırtlarında bulunan terkedilmiş Bizans köyü de "Kara Amca” olarak anılan Kara Tigin Bey ve aşiretine verilmişti. Osman Gazi'nin pek çok savaşına katılmış olan Kara Tigin (Kara Amca) 1308'deki Sakari (eskilerin Sekeri olarak bildikleri bugünkü Yazılı) savaşında büyük yararlılıklar göstermiş, Kara Tekin hisarı fethinde şehit olmuştur. Aşireti halkı ise aynı yerde kendi adını taşıyan köyde yaşamaktadır.
Köye ilk yerleşimin Kurt Baba tepesi olarak anılan bölgeye kurulduğu fakat burada yaşanan su sıkıntısından dolayı köyün bugünkü alana nakil olduğu kayıtlarda yer almaktadır.
Kuruluş döneminde Mihal Gazi tarafından köyün su ihtiyacını karşılamak amacıyla açılan ve bugün Mihal Kuyusu olarak anılan kuyu yakın zamana kadar mevcutken son dönemlerde ilgisizlikten dolayı maalesef yok olmaya terk edilmiştir. Oysa 1886-1955 yılları arasında yaşamış olan ve yaşamına ait bir hatırat kaleme alan Mollaoğlu Ali Üzüm söz konusu hatıratında Mihal Kuyusu'nun kullanımda olduğunu belirtmektedir. Köylülerin söylediklerine göre kuyunun suyu yazın soğuk, kışın ise sıcak akarmış. Kuyuya ait oluğun bir parçası Şemakievi Müzesi bahçesinde bulunmaktaydı. Kuyu yakınlarında bulunan tarihi hamamda bugün yok olmuştur.
Köyde ayrıca Ilıca olarak adlandırılan mevkide tarihi su sarnıçları bulunmaktadır. O zamanlarda bu sarnıçlardan köy yerine şebeke suyu verildiği bilinmektedir.
Köyün bulunduğu alan eski İpek Yolu'nun geçtiği yol üstü kalabalık ve zengin bir yerken günümüzde ıssızlığa bürünmüştür. İlk dönemlerde İznik üzerinden gelen Roma, İpek, Haç ve Askeri Yolu Gökçesu, Yarhisar, Karaamca arasında bulunan ve bugün hala Orhan Kalesi olarak anılan kalenin altında ki Kirezce Pınarı'ndan geçerek Karaamca üzerinden Ermeni-Pazar (Pazaryeri) yönüne gitmektedir. Köylülerce İpek Yolu olarak adlandırılan bu kaldırım yol kalıntıları günümüzde hala köyün belli noktalarında mevcuttur.
Yıldırım Bayezid ile evlenen Germiyanlıoğlu Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun'un 1381 yılında yapılan düğününde 1500 atlı silahşor ile birlikte gerçekleşen düğün alayı Pazarak Yaylası'nda karşılandıktan sonra Koyunköy, Karaamca ve Subaşı üzerinden düğününün gerçekleştiği Yenişehir'deki Harim Çayına gelinmiştir.
1530 tarihli kayıtlarda "Karaomca” ismi ile Yarhisar nahiyesine bağlı olduğu görülen köy, muhtemelen kuruluş döneminde Yarhisar nahiyesinin oluşumundan itibaren idari olarak buraya bağlı idi. Köy Cumhuriyet öncesi Rumi 1325 (M.1907-08) Bursa vilayet salnamesinde Yarhisar nahiyesine bağlı gözükürken, 1927 yılına ait salnamede Yenişehir kazasına bağlı bir köy olarak belirtilmiştir.
XIV. yüzyıl Tahrir Defterlerine göre ilk dönemler köyde Hristiyan ahali ile Müslüman ahali iç içe yaşamıştır. Nitekim köyün kuzeyinde yer alan ve Meryemana Sırtı olarak anılan mevki günümüzde de adını korumaktadır.
Kayıtlarda köyde 16. yüzyılda değirmen olduğundan bahsedilir. Tahrir defterlerinde söz konusu dönemde faal olarak çalıştığı belirtilen değirmenden bahsedilmektedir. Bugün de hala köyde "Değirmenönü” mevkii mevcuttur.
1797 yılına ait kayıtlar da, Bilecikli olan Kalyoncu Ali'nin Karaamca köyüne baskın yaparak köylüden zorla akça aldığı belirtilmektedir.
1521 yılına ait Çelebi Mehmet Evkafı kayıtlarına göre köyün gelirleri bu tarihte bu vakfa aitti. Aynı tarihte köyde Hamza Bey'in imaretinin de hisseleri mevcuttu. Hamza Bey'in hisseleri miktarı 14 nefer idi.
Eskiden köyün arazileri neredeyse Bilecik il sınırından Yenişehir'e kadar dayanırken, köy çevresinde 19. yüzyılda kurulmaya başlanan muhacir köylerine verilen araziler ile bugün köyün topraklar on bin dönüme kadar inmiştir.