29 Ekim 1920 günü Pliziyotis’in de içerisinde bulunduğu Yunan askeri birliği Gemlik’de bulunan merkezlerine çekilme emri almışlardı. Kış şartlarının fazla olduğu kar yağışının başladığını günlükte yazdıklarıyla öğrendiğimiz o gün yağmalarına, zalimliklerine devam ederek yol alıyorlardı.
İşte Pliziyotis’in 29 Ekim 1920 gününe ait yazdıkları;
29 Ekim 1920: Çayımızın içine kanyak kattılar. Saat onda bölükten, hayvanlara ve kağnılara el koymak için köye gidenler oldu. Diğer bölükler de aynı görev için başka köylere gittiler. Tüm tabur yüz elli kadar öküz arabası, epey öküz, koyun ve keçi topladı. Saat 15.00’da ayrıldığımızda ince ince kar yağıyordu. Yenişehir'e hareket ettik. Korkunç bir soğuk… Beraberimizde altmış da esir vardı. Yan tarafımızda iki köy yanıyordu. Az ileride birinci bölük, bir tanesini daha yakmaya gidiyor. Gemlik'e dönene kadar, epey köy yakacağımız söyleniyor. Askerler gizlice işlerini yapıyorlardı. Dükkânlarda bulduklarını zorla alıyor ve helvalar, cevizler, ipler, peynirler, iğneler, sabunlar, mumlar ve bulabildikleri diğer şeylerle tekrar hana dönüyorlardı.”[i]
Pliziyotis’in bahsettiği esirler 28 Ekim günü Yenişehir’de Yunan ordusu tarafından tutuklanarak Bursa’ya gönderilen Yenişehirli Kuva-yı Milliye yandaşlarıydı.[ii] O tarihte yanan köyler içinde Yılmaz Akkılıç “Kurtuluş Savaşında Bursa” adlı kitabında Kızılhisar, Ebeköy, Terziler, Köprühisar,Rustum, Beypınar, Kirazlıyayla, Yıldırım, Örencik, Kavaklı ve Menteşe köylerini belirtmektedir.[iii]
Yunan ordusunun Anadolu’yu işgalinde kasaba ve özellikle köylere en büyük zararı halkın yüzyıllardır komşu olarak yaşadığı ekmeğini aşını paylaştığı Rum ve Ermeni köylerinde yaşayan ahali vermiştir. Bu köylerde yaşayan halkın kurduğu haydut çeteler Müslüman köyleri yakıp yağmalamış adeta talan etmiştir. İşte bu durumdan şikâyetçi olan bir grup köylü de durumlarını arz etmek, şikâyetçi olmak maksadıyla 31 Ekim 1920 günü Yunan yüzbaşının yanına varmışlar. Pliziyotis bu durumu günlüğünde şöyle anlatıyor;
“31 Ekim 1920: …Saat onda yakınımızdaki köyün mensupları geldi. Diğer köylerdeki Ermenilerin ve Rumların onları rahatsız ettiklerini söylediler. Onları dinleyen yüzbaşı, hiçbir şey olmayacağını, köylerine geri dönmelerini söyledi. Giderlerken içlerinden biri, “gavurlar” dedi. Bunu birisi duydu ve yüzbaşıya söyledi. Hemen kurşunlanma cezası verildi… Etrafımızda üç köy yanıyor. Biz de etrafına oturup gururlanıyoruz…”
1 Kasım 1920 tarihinde Yunan ordusu sınırlı askeri eylemlerini tamamladığına karar vererek Yenişehir’den çekilmeye başladı. Çekilme 2 Kasım günü ancak tamamlandı. Yenişehir’i talan ederek gerçekleşen çekilme Pliziyotis’in günlüğüne şu şekilde yansımıştı;
“1 Kasım 1920: Önce beş yüz ton kadar çeşitli şeylerle yüklenmiş olan kağnılar hareket etti. Çoğu buradan ve Köprühisar’dan alışveriş yapmış olan beylerin ve subayların yükleri. Bunu hayvan sürüleri takip ediyordu. Koyun, inek, keçi v.s. Saat altıda hareket halindeydik. Kar devam ediyor. Vadi bembeyaz. Biz de kar yüklüyüz. İki kilometre kadar yürünmüştür. Döndüğümde Yenişehir'in tüttüğünü gördüm! Saat sekizde bir köye vardık. Ancak bir süre sonra, o da Tanrı Moloh'a[iv] kurban edildi. Yine de hala bir sürü köy var…”
Yenişehir’in Türk birliklerinin denetimine geçmesinin ardından ilçede gerek işgal esnasında gerekse de işgal öncesinde Yunanlılarla işbirliği yapıp, Yunan Ordusunu ilçeye davet ettikleri öne sürülen bazı varsıl kişiler tutuklandılar. Tutuklanan bu kişiler yargılanmak üzere Eskişehir’de kurulmuş olan 20 Ekim’den itibaren çalışmalarına başlamış bulunan “Eskişehir İstiklâl Mahkemesi”ne gönderildiler.[v]
Yunanlılar yakıp yıktığı köy ve kasabalarda halka görülmemiş zulümler yapıyorlardı. Anadolu’da Türk köylüsünü balta ile parçalayan bir Yunanlı yaptığı zulmü bir de objektif önünde ölümsüzleştirme pervasızlığına düşmüş
[i] Yunan Tarihçiliği Gözüyle Anadolu Harekatı 1919-1923, Nilüfer ERDEM, Derlem Yay. Ekim 2010, s.320.1
[ii] Kurtuluş Savaşı’nda Bursa, Yılmaz AKKILIÇ, Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi Yay., Bursa 2008, İkinci kitap, s.781.
[iii] Kurtuluş Savaşı’nda Bursa, Yılmaz AKKILIÇ, Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi Yay., Bursa 2008, İkinci kitap, s.450.
[iv] Moloh; insanlardan kendilerini kurban etmelerini isteyen eski semittannsıdır. Yunanca'da, "savaşın Moloh'una kurban edilmek" deyimi bulunmaktadır.
[v] Kurtuluş Savaşı’nda Bursa, Yılmaz AKKILIÇ, Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi Yay., Bursa 2008, İkinci kitap, s.450.