Yerini kimsenin tam olarak bilmediği, hangi damardan söz edildiği bile meçhul ama halk arasında herkesin diline yerleşmiş bir ifade vardır: “Ar damarı çatlamış.”
Ve bu tanımın işaret ettiği insanlardan uzak durulması gerektiği sık sık tembih edilir.
Çünkü insanın insan kalabilmesi için her şeyden önce utanmayı bilmesi, gerektiğinde yüzünün kızarması gerekir.
*
Aslında iki insan tipini ayırmak için psikolog olmaya gerek yoktur. Bazen sadece yüzlerine bakmanız yeterlidir.
Bazı insanlar hata yaptığında, haddini aştığında, bir başka insanın hakkına dokunduğunda utanır.
Bunu gizleyemez, yüzü kızarır.
Bazıları ise… Ne utanır, ne sıkılır, ne de yüzü kızarır.
*
Bu anlarda Mark Twain’in insanı “yüzü kızaran hayvan” olarak tanımlaması gelir aklıma. Sonra düşünürüm:
Twain belki de yanılmıştı; çünkü etrafımıza baktığımızda insan bazen “yüzü kızarmayan hayvan” tanımına daha çok benziyor.
Darwin de işaret etmişti: yüz kızarması her insanda aynı değildir. Bebeklerde mesela utanç kızarıklığı yoktur.
Ama mesele o masumiyet dönemini aşınca başlar.
*
Bugün yüz kızartıcı suç işleyen insanların yüzlerine bakın:
Hırsızın da arsızın da yüzü kızarmıyor.
Çünkü utanmıyorlar.
Utanmadıkları için saklanma ihtiyacı duymuyorlar. Aksine yaptıkları haksızlığı, kötülüğü, zulmü başkalarının gözünün içine baka baka sürdürebiliyorlar.
Emeğini çaldığı insanın yüzüne bakıp hâlâ pişkin pişkin konuşabilenlerin çokluğuyla yaşıyoruz.
Toplumun damarlarını çatlatanlar, kendilerinde tek bir kızarma emaresi bile taşımıyor.
*
Bilimsel midir bilmem…
Ama ben hâlâ utanmayı bilen, gerektiğinde yüzü kızaran insana daha kolay güvenirim.
Çünkü o yüzlerde masumiyet vardır. Samimiyet vardır.
Ve en önemlisi, hâlâ insana ait olan bir duygu: vicdan vardır.
Vicdanı olan, utanan, hatasını anlayabilen insanın yüzü kızarır.
Ama bugün sistem, yüzü kızaranı değil; utanmazlığı maharet sayanı, pişkinliği güç sananı, fırsatı ahlaka tercih edeni yükseltiyor.
Belki de bu yüzden, ar damarı çatlamışların sesi daha gür çıkıyor;
Ve utanmayı bilenlerin yüzü kızarırken, yüzü kızarmayanların çağı hüküm sürüyor.