O an itibarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordusu aslında başkomutansız kalmıştı.
İcra Vekilleri Heyeti üyeleri 5 Mayıs’ta Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret etmişler ve Mecliste yaşananları anlatmışlardır. Hatta Nutuk’ta; Mustafa Kemal Paşa’dan sonra eleştirilere en çok muhatap olan Erkân-ı Harbiye Vekili Fevzi Paşa ve Müdafaa-ı Milliye Vekili Refet Paşa’nın Meclisin güvensizliği nedeniyle istifa etmek istedikleri ifade edilmektedir.
Ordunun Başkumandansız kalması bir kriz olarak zaten üzücü bir durum iken, vekillerin istifa niyetleriyle, üzerine bir de hükümet krizi yaşanması tehlikesi baş göstermişti.
6 Mayıs 1922 Cumartesi Günü Mecliste ilk oturum gizli yapılmış ve bu toplantıda, rahatsızlığı nedeniyle ilk toplantıya katılamayan Mustafa Kemal Paşa askeri durumla ilgili uzun bir konuşma yaparak milletvekillerinin sorularını cevaplandırmıştır.
Konuşmasının başında Başkumandanlık Kanunu’nun geçirdiği aşamaları özetleyen Mustafa Kemal Paşa, sorumsuz bir makamın varlığına kendisinin de karşı olduğunu, Başkumandanlığa kendisinin talip olmadığını da hatırlatmıştır.
Kanun teklifinin ilk günkü görüşmesinin gizli celsede yapılmasına itiraz edenlerden Karahisar-ı Sahip Mebusu Mehmet Şükrü Bey’in “hakikati milletten gizlemek” suçlamasına değinen Mustafa Kemal Paşa; TBMM’nin yasama ve yürütme yetkilerini kendisinde topladığını, dolayısıyla da yürütmeyle ilgili kararların açık toplantılarda alınması gibi bir usulün dünyanın hiçbir yerinde olmadığını anlatmıştır.
Salâhattin Bey’in ordunun taarruz edemediği iddialarına cevap veren Mustafa Kemal Paşa; Sakarya Savaşı sonrasında ordunun taarruz edecek gücünün bulunmadığını, hazırlıklar yapılırken kış mevsiminin girdiğini ve bu nedenle de taarruzun geciktiğini, hazırlıklar tamamlanmasının ardından en uygun zamanda ordunun taarruz edeceğini ifade etmiştir. Mebusların asıl görevinin siyaset yapmak olduğuna dair sözlere “en büyük görevin düşmanı vatandan kovmak olduğu” cevabını veren Mustafa Kemal Paşa, Başkumandanlık Kanunu’nun siyaset yapmaya engel olmadığını, ordunun masraflarının karşılanmasına yönelik araştırmalar için engel çıkarıldığı iddialarının gerçeklerle bağdaşmadığını ve yapılan işlerin Meclisin denetimine açık olduğunu ifade etmiştir.
Vasıf Bey’in ordunun Sakarya Zaferi sonrasında kıpırdayamadığı şeklindeki sözlerinin bazı milletvekillerince alkışlanmasını garip ve utanılacak bir durum olarak nitelendiren Mustafa Kemal Paşa, bugünkü durumun Sakarya Savaşı öncesinden daha tehlikeli olduğunu anlatmıştır.
Meclisteki tartışmaların uzaması nedeniyle iki gündür ordunun Başkumandansız bulunduğunu belirten Mustafa Kemal Paşa kararlılığını şu sözlerle ifade etmiştir:
“Binaenaleyh bırakamam, bırakmayacağım. Fakat tezahürat-ı muhalefet beni gayr- i kanuni Başkumandanlık yapmaya sevk etmiştir…”
Mustafa Kemal Paşa’dan sonra Hükümet adına söz alan Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Fevzi Paşa, “Başkumandan çekilir çekilmez ben de çekilmek mecburiyetindeyim” diyerek bir bakıma rest çekmiş, Meclisin toplanma nedeninin vatan kurtuluşu olduğunu hatırlatmış, bunu gerçekleştirmek için çalışırken “obstrüksiyon” yaparak yani meclisi-hükümeti iş yapamaz hale getirerek orduyu maddi ve manevi açıdan zayıflatmanın tehlikelerine de dikkat çekmiştir.
- Grubun asıl niyetini ortaya koyan ise Hüseyin Avni Bey oldu.
Grup olarak kendilerinin “herkese yutabileceği kadar lokma, yapabileceği kadar görev vermekten” yana olduklarını anlatan Hüseyin Avni Bey; Mustafa Kemal Paşa’nın Başkumandanlık adaylığından çekilmesi, vekil seçiminde aday göstermekten vazgeçmesi ve ayrıca 2. maddedeki yetkileri iade etmesinde ısrar etmiştir.
Mecliste isim okunarak yapılan oylamada 11 ret, 15 çekimsere karşılık, 177 oyla Başkumandanlık Kanunu’nun süresinin 5 Mayıs 1922’ten geçerli olmak üzere üç ay daha uzatılmış, çok büyük krizlere yol açması muhtemel bir sorun ortadan kalkmış oldu.
İkinci Grubun önde gelenlerinden Hüseyin Avni, Salâhattin, Ziya Hurşit, Vasıf Beyler ret oyu verirken, Ali Şükrü ve Mehmet Akif Beyler ile Hoca Salih Efendi çekimser oy kullanmıştır.
3 ay sonraki süre uzatımı ise Mustafa Kemal Paşa’nın özel yetkilere gerek kalmadığını ifade etmesi üzerine, görece sakin bir oturumla sonuçlanmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ordusu, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın yönetiminde 26 Ağustos’ta başlatılan taarruzla zafere yürümüştür.
—