Çoğunluktan Azınlığa

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Bundan beş sene önce hayatımla ilgili önemli bir karar vererek, 20 seneden fazladır yaşadığım, neredeyse tüm hayatım diyebileceğim şehirden ayrılarak Bodrum’a yerleştim.

Hiç ihtimal vermezdim yaşadığım şehirden taşınmaya.

O kadar ki, tatil için başka bir yere gittiğimde Bursa’yı özleyip, başka bir yerde yaşama ihtimalim yok derdim.

Ancak koşullar bana yaşamak için yeni bir yere ihtiyacım olduğunu gösterdi.

O zaman yakın çevreme neden taşınmam gerektiğini anlatmakta zorlanmıştım.

Gece saatinde eve dönerken tedirgin olmak istemediğimi, trafikte korna sesi duymak istemediğimi, insanların gerginliğinin beni mutsuz ettiğini, sakin ve yavaş bir hayat yaşamak istediğimi söylemiştim. Aslında tek istediğim basit ve özgür hayatımı geri almaktı.

Tüm bu ihtiyaçlarımı karşılayan bir yerdi Bodrum.

Gerçekten de hiç kimsenin acelesinin ve telaşının olmadığı, kimsenin başkasının hayatı ile ilgilenmediği bir yerdi burası.

Ne giydiğin, ne yaptığın, nereye kaçta gidip geldiğin kimsenin umrunda değildi.

Hatta sıklıkla söylenen ‘acelen varsa Bodrum’da ne işin var’ cümlesi, burayı tam olarak tanımıyordu.

Ancak bir süredir trafikteyken, marketteyken, herhangi bir etkinlikteyken rahatsız edici bir şekilde insanların telaşı, agresifliği, tahammülsüzlüğü dikkatimi çekiyor.

Burada hayat hızlandı mı diye bakıyorum, aslında hayır. Hayat normal akışında devam ediyor. Ancak insanların sürekli bir telaşı var.

Bugün, pandemiyle beraber buraya büyük şehirlerden gelen insanların çoğalması, alıştıkları kaos düzenini buraya taşımaları, buraya uyum sağlamak yerine burayı kendilerine benzetme çabalarını ve sayıca çok olduklarından büyük ölçüde bunu başardıklarını anladım.

Sonra toplumun genel olarak bozulan ahlak yapısı, tüketim çılgınlığı, artan bencilliği… Kısaca yaşanan toplumsal çöküşün de tam olarak bu şekilde olduğunu düşündüm.

Çünkü bir yerde çoğunluğu oluşturanlar, doğru ya da yanlış olmasına bakılmaksızın azınlığı kendisine benzetiyorlar.

Örneğin pandemi ilk başladığında marketlerde sakince ve mesafeli olarak sırasını bekleyen insanlar arasında herhangi bir gerilim oluşmazdı. Gerilim oluşturmak isteyen biri olsa bile, diğerleri ona uyum sağlamadığından istese de yapamazdı. Toplum içinde dışlanma ihtimaliydi insanları bundan alıkoyan.

Pandemiden örnek veriyorum çünkü buradaki nüfus artışı pandemi ve sonrasındaki süreçte gerçekleşti.

Bugün ise,  saati ve oturma yerleri belli olan bir etkinliğe giriş sırasında insanlar birbirlerini ezmek istercesine gergin ve baskıcı davranıyorlar. Herkes yerine geçmeden başlamayacak bir etkinlik için, üstelik keyifli zaman geçirmek adına bulunulan bir yerde, bu anlamsız telaşın olması hiç normal değil.

Bu üzücü değişimin farkına varmak, toplumsal olarak yaşadığımız sıkıntının ve artık azınlık olmamızın sebebini anlamamı sağladı.

Çoğunluk olan hakkını korumadıkça, zamanla azınlık olmaya, azınlık olarak korkup sindikçe, değişmeye ve sıradan yaşamını, konforunu, haklarını kaybetmeye mahkûm.

Biz toplum olarak, azınlık olanı küçümsemeye, dolayısıyla hayatımıza etkisi olamayacağını düşünmeye meyilliyiz.

Yavaş yavaş kaynadığını fark etmeyen kurbağa gibi ölmek üzere olduğunu anlamadan suyun içinde keyifle yaşamaya devam ediyoruz.

Bunu fark edenlerimiz geç kaldı belki ama hala fark etmeyenlerimiz azımsanmayacak kadar fazla.         

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Çoğunluktan Azınlığa
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.