YAŞAM YA DA ÖLÜM BİR SEÇİMDİR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan hayatı çok uzunmuş gibi görünse de sonu tamamen bir belirsizlik olduğu için son derece kısa bana göre. Çünkü ne zaman öleceğimizi bilmediğimizden, sonsuza kadar yaşayacakmışız gibi geliyor hepimize. Yapmak istediklerimizi yapabilecek sonsuz bir zaman var gibi. Oysa öyle değil.

Ne zaman son anımız bilmiyoruz. En son kimi göreceğimizi, kiminle ne hakkında konuşacağımızı bilmiyoruz. Hangi sokaktan geçeceğimizi ya da ne düşünüyor olacağımızı da.

Neden bunları düşünüyorum?

Bu hafta sonu annemin ölüm yıldönümüydü çünkü. Üstelik bu hafta birçok ölüm ve hastalık haberi aldım. Anlaşılan toplu göç kararı vermişler birbirini hiç tanımamış insanlar.

İnsan ölüm ya da hastalık haberi aldığında ister istemez düşünüyor ölümü. Diğer zamanlarda düşünüyor olsak yaşayamazdık zaten.

Bu yüzden insanın en önemli yeteneklerinden biri sanırım unutmak.

Yazılarımı takip edenler bilir. Uzunca bir zamandır tüm inanışlarla ilgili araştırma yapıyorum.

O kadar uzun zaman oldu ki, bazı bilgileri nereden edinmiş olduğumu hatırlayamadığım oluyor.

Kişisel gelişimi, inancı ve felsefeyi, farklı kaynakların incelenmesi sonucu zaman içerisinde harmanlanan ve kişiye özel bir puzzle tamamlayan süreçler olarak görüyorum. Bu puzzle aslında hepimizin yaşam amacını ve bu hayattaki rolünü belirliyor. En azından ben böyle düşünüyorum.

Yani özetle hepimiz inandığımız ve doğru kabul ettiğimiz ne varsa onu yaşıyoruz.

Bu cümle çok önemli. İlk bakışta başımızı sallayarak doğru kabul etsek de ‘inandığını yaşamak’ anlamı çok derin olan bir felsefe sayılabilir aslında.

Buradan yola çıkarak asıl söylemek istediğim şu. Hastalık ve ölüm bizim seçimimiz ve inancımız. Tıpkı doğmak, eğitim almak, dini görevlerimizi yerine getirmek ya da evlenip çocuk sahibi olmak gibi.

Birçok insana çok anlamsız gelse de, insan neden hasta olmayı seçsin ki dese de ve hatta haklılık payı olsa da bu değişmez bir gerçek.

Tabii ki insan bilinçli olarak hastalığı ya da ölümü seçmez. Ama doğduğundan bu yana tüm inançları ve kabul ettiği her söz kişiye bu yolu hazırlar.

Örneğin; ıslak saçla dışarı çıkarsan hasta olursun! , sağlıklı beslenmezsen hasta olursun! , bu kadar çok üzülürsen hasta olursun! , sigara içersen hasta olursun! …

Üstelik bir de bunları yaptığı için hasta olmuş birisi varsa etrafınızda kesin siz de hasta olursunuz. Çünkü inancınız budur.

Beyniniz sizin verdiğiniz komutu bedeninizde yerine getirmek zorundadır.

Çok sevdiğim bir cümle var. ‘ ruh hasta olmadan beden yatağa düşmezmiş’ Gripte olsanız kanser de olsanız bu değişmez bir gerçektir.

Bu yüzden bedeni değil, ruhu iyileştirmeye ihtiyacımız var. Çünkü ruh iyileştiğinde beden mutlaka ayağa kalkar.

Unutmayın ki hastalığı getirebilen zihin, aynı şekilde geri götürebilir. Yeter ki ruhunuzu iyileştirin.

Ölüm biraz daha farklı. Bir vazgeçiş çünkü. Artık yaşadığımız hayattan memnun değilsek ya da yapacak bir şeyimizin kalmadığına inanıyorsak, işe yaramadığımızı düşünüyorsak. Özellikle de ölümden korkuyor ve sürekli düşünüyorsak yavaş yavaş farkında olmadan seçtiğimiz yol haline gelir.

Ancak bu çok kapsamlı incelenmesi ve anlatılması gereken bir konu. Belki başka bir yazıda anlatırım.

Ölümü değil yaşamı seçelim ve hasta olmayalım diye sizlere bu konuyla ilgili iki kitap önermek istiyorum .

Bir tanesi adından da anlaşılacağı üzere bir eşleştirme içeren sözlük sayılabilir, İkincisi ise ince, kolay okunan ancak derin anlamlar içeren bir kitap.

Umarım okursunuz ve umarım hayatınıza dokunur.

Sağlıklı bayramlar diliyorum.

  • Fiziksel hastalıkların zihinsel nedenleri- Louise L. Hay
  • Dört Anlaşma – Don Miguel Ruiz
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
YAŞAM YA DA ÖLÜM BİR SEÇİMDİR
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.