1534 yılında Matrakçı Nasuh tarafından çizilen Yenişehir minyatürü.
Üst kısımda İznik planı, ortada Yenişehir ve alt kısımda da Akbıyık görülmektedir.
(Kaynak: Hüseyin Yurdaydın, Nasuhu’s-Silahi (Matrakçı), Beyân-ı Menâzil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han, Ankara-1976
Yenişehir Bey Sarayı
1534 ve 1548 yıllarında Irak Seferine çıkan Kanuni Sultan Süleyman İstanbul’dan İznik üzerinden Yenişehir’e gelmiş ve seferlerin hem gidiş hem de dönüşünde Yenişehir’de bulunan sarayda konaklamıştır.
1534 yılında yapılan altıncı Sefer-i Hümâyûnda 10-11 Haziran’da[i] İstanbul’dan hareket eden Kanuni Sultan Süleyman Yenişehir’de bulunduğu zamanlar Kurban Bayramına denk gelmiş ve ziyaret süresi bu nedenle de uzamıştı. Kurbanını Yenişehir’de kesen Kanuni Sultan Süleyman Yenişehir’de ata evi Bey Sarayı’nda konaklamıştı.
Söz konusu seferde Kanuni’nin yanında bulunan minyatür sanatçısı, âlim Matrakçı Nasuh şehrin güney cephesinden bakarak çizdiği minyatüründe Osman Gazi’nin saray kompleksini de resmetmiştir.
1544 yılında Kanuni Sultan Süleyman yanında eşi Hürrem Sultan, Sadrazam Damat Rüstem Paşa, Mihr-ü Mâh Sultan ve Şehzade Selim ile birlikte kalabalık bir devlet yetkilisi eşliğinde 40 gün süren Bursa seyahatine çıkmışlar bu seyahatin bir bölümünü Yenişehir’de bulunan Bey Sarayı’nda geçirmişlerdir.
1600’lü yıllara kadar Osmanlı’da batıdan doğuya veya doğudan batıya ulaşım ağı muhakkak Yenişehir’den geçerdi.
Edirne’den ya da İstanbul’dan Anadolu içlerine ve daha ileri noktalara yolculuk yapacaklar Yenişehir üzerinden hareket ederdi. Bu yolculuk özellikle arabalı olacaksa Yenişehir kaçınılmaz bir uğrak noktası idi.
Çünkü yolun alternatifi olan Bolu istikameti arazi yapısı nedeniyle oldukça zorluydu ve bu nedenle tercih edilmezdi. 1600’lü yıllarda İstanbul’dan Anadolu’ya alternatif yollar açılınca güzergâh önemini yitirdi. Bu durumda Yenişehir’i olumsuz yönde etkiledi.
XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra devlet himayesinin saray kompleksinden el çekmeye başladığını görüyoruz. Nitekim XVI. yüzyılın sonlarına ait olan Ankara Tapu-Kadastro Umum Müdürlüğü’ne ait olan bir evrakta[ii] saray kompleksine ait olan hamamın şehirde bulunan Pustinpuş Baba Zaviyesi vakıfları arasına dahil edildiği görülmektedir. Buda sarayın kullanılmamaya başlanmasının ardından lüzumu kalmayan hamamın icara verilerek kullanıldığını göstermektedir.[iii]
1555 yılında Anadolu topraklarını gezen ve gezdiği yerlerle ilgili notlar yazan Alman seyyah HansDernschWam Yenişehir’e de uğradığını Tagebuch isimli eserinden anlamaktayız.
HansDernschWam söz konusu eserinde sarayı gördüğünü belirterek şöyle tarif etmektedir. “….Saray dört köşe. Her tarafında bir penceresi var. Dört yüksek sütunlu. Yanında bir mescidi olmalı. Bu Orhan Sarayı….” HansDernschWam’ın Orhan Sarayı olarak tabir ettiği Osman Gazi sarayıdır.
Yazımızın başından beri saraydan bahsederken saray kompleksi ifadesini kullanmamızın nedeni aslında seyyah HansDernschWam’in cümlelerinde bütünlük buluyor. HansDernschWam yanında bir mescit olmalı derken sarayın binalar topluluğu olduğuna da işaret etmekte.
Saray kelimesini bir ev ya da sadece bir hamamdan ibaret saymak sarayı küçük düşünmenin mümkün olmadığı aşikâr olarak ortada. Osmanlı’nın o dönemin beylik olarak var olduğunu düşünerek Bey’in ikametgâhı, mescidi, hamamı, devlet idare binaları, tören alanı, yabancı devlet misafirleri için yaşam alanı gibi binalar topluluğunun oluşturduğu bir kompleksten bahsetmekteyiz.
Zira Neşri’nin ifadesinde geçen “Burayı karargâh edindi.” İfadesi devlet organlarını buraya taşıdı, devlet adamlarıyla askerleriyle birlikte burada sağlam bir akıncı ve savunma üssü oluşturdu anlamını ifade etmektedir.
Bu durumda burada bu amaç ile kullanılacak yapılar topluluğunun oluşturulduğu anlamına gelir. Yenişehir’de ki sarayda devlet için askerler için ve yabancı devlet misafirleri için bir hayat alanı oluşturulması kaçınılmazdır.
[i]Yard. Doç. Dr. Remzi Kılıç, Kanuni Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferi’nde (1533-1535) Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ki gelişmeler, bilig-9, Bahar-1999, s.121.
[ii]Ankara Tapu-Kadastro Umum Müdirliği, 570. C. 257 ve 62 varak (XVI. ·asır sonu).
[iii]Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinin İlk Devri 1230-1402, İstanbul Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü Yayınları, s.15