29 Ekim Kadınları Derneği 19 Mayıs 1919 Spor ve Gençlik Bayramı ile ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Derneğin Yenişehir Kurucu ekibi adına yapılan “Gençlik Boyun Eğmez” başlıklı basın açıklamasında, Ulusal bayramların, ülkelerin onur günlerinin andaçları olduğu, geçmişten beslenmek ve güçlenmek için belleklerimizi tazeledikleri ve bu nedenle gereken önem verilmesi gerektiği vurgulandı.
Açıklama şöyle:
Emperyalist işgale karşı direnme günleri olan Kurtuluş Savaşımız, ilk adımın atıldığı 19 Mayıs’tan başlayarak her noktada genci-ihtiyarı, kadını-erkeği ile boyun eğmeyen bir halkın destanını anlatır. 19 Mayıs 1919 bu nedenle ulusal bayramlarımız arasındadır. Gençliğe armağan edilmiştir. Çünkü gençlik, kurtuluş mücadelemizin asli unsurlarından biridir. Kurtuluş Savaşı gençliği, ülkenin yabancı devletlerin güdümüne girmesine, ulusal duyguların hafife alınmasına tahammül edemiyordu. “Bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’le aynı duyguları paylaşıyor, mandacılık akımına kararlılıkla karşı koyuyordu. Kurtuluş Savaşı yıllarında gençliğin ideolojisinde öne çıkan tema yurtseverlikti. . Kurtuluş Savaşı süresince gençlik, mücadelenin her alanında yer aldı: İşgale karşı bildiriler yayımlayarak, halkı mitingler yapmaya, bağımsızlık isteğini haykırmaya teşvik etti. Üniversitelerde, emperyalistlerle işbirliği yapan, Kuva-yi Milliyecilere hakaret eden öğretim üyelerinin derslerini boykot etti. Bunların okuldan atılmalarını sağladı. Gençlik, siyasi bağlarını, Kurtuluş Savaşı’nın öncü gücü olan Kuva-yi Milliye ile kurdu. Kuva-yi Milliyeciler, o zamana kadar gençlik hareketine önderlik etmiş olan Tıp Fakültesi öğrencilerini Sivas Kongresi’ne davet etmişlerdi. İşgal altındaki İstanbul’da, başta Tıbbiyeliler olmak üzere gençler, Kuva-yi Milliyeci güçler aracılığı ile Anadolu’ya geçirildiler. Anadolu’nun her yerinde gençlik örgütleri, Müdafaa-i Hukuk örgütleri ile birlikte çalıştılar. İstanbul, İnebolu, Kastamonu, Çerkeş, Tosya, Bolu, Konya, Mersin, Kozan, Elazığ, Samsun, Antalya, Diyarbakır’da farklı adlarla gençlik örgütleri oluşturdular. İşgal altındaki Anadolu’nun savunulması için gönüllü olarak cepheden cepheye koştular. Canlarını ortaya atarak çarpıştılar.
26 Eylül 1919 günü Hukuk Fakültesi mezuniyet töreninde konuşan Profesör Selahattin Bey; “Bu fakültede müdür sıfatıyla bulunurken 1650 öğrenciye yükümlülüğe tabi olduklarına dair belge verdim. Bunlardan üç yüzü döndü. Üç yüzünün de esir olduğunu tahmin edecek olursak, bin öğrencinin vatan uğruna hayatını terk ettiği anlaşılır.” der. Bu törende mezun olan ancak 119 öğrencidir.
Gençliğin yaşamlarını feda ederek verdikleri mücadele, savaşın kazanılmasından sonra da devam etti. Askeri ve siyasi zaferlerin kutlanmasına önderlik ettiler. Padişahlığın kaldırılmasını coşkun gösterilerle karşıladılar. Ulusal egemenliğin kararlı savunucuları oldular. Savaşan gençlik kadın ve erkek iki cinsten oluşuyordu. Bu gerçeği 7 Nisan 1919’da yayımlanan Memleket Gazetesi’nde yer alan, cephede mücadele eden gençliği anlatan makalede açıkça görüyoruz: “Artık, kadın ve erkek yok. Vatanın yavruları vardır. Bugün kızlarımız ve oğullarımız için emsalsiz bir gündür.’’
Gençlik, hak edilmiş bir bayramın sahibidir. 19 Mayıs, Anadolu İhtilali’nin ilk adımı, bağımsızlığı ve özgürlüğünden asla ödün vermeme kararlılığında olan gençliğe armağan edilmiş bir bayramdır. Kutlu olsun!