‘Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun’ der Gorki.
İzahını Sartre yapar : ‘uyursan gece biter, uyuyamazsan sen. ‘
Son noktayı Freud koyar ; ‘çok uyumak kaçmaktır. Uyuyamamaksa yakalanmak’
Bu satırları Chopin eşliğinde paylaşmışlar. Uykuya da çok yakışan besteleri var Chopin’in. Açtım hemen dinlemeye başladım.
Aklımdan bu cümleler geçerken kendime sordum. Hangisi haklı diye. Hepsi çok haklı. Uyku, insanın yenilendiği ve hala hakkında çok az şey bilinen bir olmazsa olmaz.
Psikolojik durumunuzdan, fizyolojik sağlığınıza her şeyi etkileyen ve iyi ya da kötü olmanıza sebep olan en önemli rutin.
Bazı insanlar uykuya sığınır, diğer her şeyden uzaklaşmak için.
Bazılarınınsa uykusu kaçar hemen her şeyden.
Hayatın içinde insanın başına gelenlere verdiği tepkiler karakterinin gelişiminde çok önemli bir yer kaplar.
Daha mücadeleci, agresif, tezcanlı insanlar için gerilimli zamanlar aynı zamanda enerji yüklüdür. Onların uyuması zordur.
İçe kapanıklar, mücadele yerine bırakmayı seçenler uykuya sığınmayı tercih ederler.
Ama asıl mesele olaylara bakış açımızda saklı sanırım.
Kendimizi suçlayan ya da haksızlığa uğradığımızı düşünen bir yapımız varsa uykuyla ilişkimiz de zorlaşıyor.
Yaşananlardan ders çıkarmak ve olanların neden başımıza geldiğini objektif bir yerden irdeleyebilirsek, vicdanımızla uzlaşabilirsek, uykuyla ilişkimiz de sağlıklı bir halde ilerliyor. Sonuçta erken yaşlanmak, yorgunluk, kilo almak, çeşitli sağlık sorunları uykuyla direk bağlantılı olsa da, bana sorarsanız hayata bakış açımız ve tercihlerimiz etkiliyor sağlığımızı. Çünkü uykusuz kalmaya sebep olanlar da tam olarak bunlar.
Yani uykuyla ilişkimiz bizim hayatla ilişkimiz hakkındaki en önemli veri.
Bir de uyanıkken uykuda olanlar var, onlar için yapılabilecek hiçbir şey yok maalesef.
Hayatı yaşamak yerine zamanı doldurmak onlarınki. Kendileri fark etmeden uyanmaları da imkansız.
Sizin uykuyla aranız nasıl hiç düşündünüz mü?
0
Mutlu
0
Üzgün
0
Sinirli
0
Şaşırmış
0
Virüslü
