Köyün Tarihi
Köy çevresinde Osmanlı öncesi bazı kalıntılara rastlanmış olsa da köyün tarihi Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi ile birlikte değerlendirilmektedir. Köyün Kapaklı mevkiinde bulunan yeraltı mezarı bölgenin geçmiş dönemlerde yaşadığı yerleşimi kanıtlamaktadır.
Köy Osmanlı’nın bölgede hâkim olmaya başladığı dönemde Hacı Bektaş Veli’nin müritlerinden Karaca Ahmet Sultan tarafından kurulmuştur. Ayazma Karagölet sırtlarından gelebilecek herhangi bir saldırı ihtimaline karşı buraları gözetlemek amacıyla ilk dönemler derbent görevini yürütmüştür.
Cesur ve yürekli bir kişiliği olduğundan bahsedilen Karaca Ahmet Bey aynı zamanda tarikat erbabındandır. Maveraünnehir, diğer bir rivayete göre de Horasan Erenlerinden olan Karaca Ahmet Sultan 1290’lı yıllarda kalabalık bir taraftar grubuyla birlikte Yenişehir taraflarına gelerek Osman Gazi’ye katılmıştır. Bu dönemde Osman Gazi tarafından İnegöl’ü kuşatmakta olan Turgut Alp’e destek olması için görevlendirilen Karaca Ahmet, İnegöl fethinde yararlılıklar göstermiş, fethin ardından Turgut Alp’le anlaşamayınca da Ayaz köyünün sırtlarına gelerek aşireti ile birlikte bu bölgeye yerleşmiştir.
Âşıkpaşazâde Tarihinde, Orhan Gazi devri azizlerinden ya da onun deyimiyle “fukaradan”, “ulemadan” Karaca Ahmet’in adı anılmaktadır. Osman Gazi devri ulemasından olan Karaca Ahmet’in Aşıkpaşazade tarafından Orhan Gazi devrinde anılmasının sebebi türbesinin Orhan Gazi döneminde yaptırılmış olmasındandır.
Bir tarikat şeyhi olmasının yanında aynı zamanda iyi bir asker ve komutan olan Karaca Ahmet Sultan kuruluş dönemi Osman Gazi’nin sancaktarlarından ve abdallardandır.
Maiyeti ile birlikte Koyunhisar Savaşı’na katılan Karaca Ahmet, bu savaşta şehit düşmüştür. Vasiyeti gereği cenazesi şehit düştüğü yere değil kurmuş olduğu köye getirilip burada defnedilmiştir. Orhan Gazi döneminde türbesi inşa edilen Karaca Ahmet’e ait köyde birde 1826 yılının hemen öncesinde kapatıldığı tahmin edilen bir tekke bulunmakta idi. Günümüzde bu tekkeden hiç bir iz bulunmamaktadır.
1455 yılına ait Tahrir Defterine göre merhum Süleyman Paşa’dan Karaca Ahmet Vakfına geçen köy o tarihte Karaca Ahmet Sultan soyundan Şeyh Musa oğlu Seydi İbrahim tarafından tasarruf edildiği görülmektedir. Söz konusu Tahrir Defterinde Seydi İbrahim’in elinde padişah nişanı bulunduğu kayıtlıdır. Bu tarihte “Küçük Ayas” ismi ile anılan köyde Orhan Bey’den nişanı verilen Şeyh Kıran’ın bir çiftlik yeri olup mahsulü 230 akçedir.
1486 yılın ait Tahrir Defterinde vergi gelirleri belirtilmeyen köyün 1530 yılı Tahrir Defterine göre 1.500 akçe vergi geliri tespit edilmiştir. Bahsi geçen yılda köyde bir çiftlik yeri bulunduğu, ayrıca yine bu defterde (Evkaf-ı Âmme) Zaviye-i Karaca Paşa’nın 3.600 akçe geliri olduğu kayıtlıdır.
1530 tarihli Tahrir Defterinde “Karaca” olarak adı geçen köy, Şehinşah Çelebi’nin çocukları Mehmet Çelebi, Hızır Beğ ve Kasım Çelebi kardeşlerin mülkü olarak görülmektedir. Bu tarihte köy, Dimboz ve Kozluca derbentlerini görüp kollaması için bazı vergilerden muaf tutulmuştur.
XVI. yüzyılda bir dönem “Azizbey” olarak kayıtlarda yer alan köy söylenceye göre bu dönemde Mihal Gazi’nin oğlunun mülkü imiş. Sonra oğlu Aziz Bey’e kaldığı için bu adı almış. Köy; Aziz Bey döneminde müsellem imiş. Yani harp zamanlarında ordunun geçeceği yolları temizlemek ve köprüleri onarmak ile görevli imişler. Bu dönemde büyük çoğunlukla sazlık olan köy zamanla nüfusu azalarak boşalmış.
1844 yılına ait Temettuat Defterine göre dört hanenin yaşadığı köyün yıllık geliri 5.075 akçe olarak belirtilmiştir. Bu tarihte köyün ödediği bir yıllık vergi tutarı 1.150 akçe olarak belirlenirken köyde bulunan dört haneden üç hane zengin sınıfında kayıtlanmış, fakir hane gösterilmemiş, ortalama hane başına düşen gelir 1.269 akçe ve ortalama hane başı vergide 288 akçe olarak kayıt altına alınmıştır.
1892 Hüdavendigar Vilayet Salnamesinde “Kurâ-yı kadime” yani eski eski köyler sıralanırken Karacaahmet Köyü’nden de bahsedilmektedir.
Köyde Rumi 1325 (M.1909/10) yılında yaptırıldığı anlaşılan eski caminin Halil oğlu Bursalıoğlu sülalesinden Tahir Ağa’nın 1.000 kuruş bağış ile kurmuş olduğu vakıf ile yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Kurtuluş Savaşı döneminde Yenişehir bölgesinin hemen her köyünde yaşanan zorlu mücadele ve Yunan zulmü altındaki buhranlı günler Karacaahmet Köyünde de etkili olmuştur. 7 Ocak 1921 günü I. Tabur tarafından yapılan keşif raporuna göre, bölgenin Yunan piyade alayı ile bir süvari bölüğü tarafından işgal edildiği ve Karacaahmet’de bir Yunan süvari birliğinin bulunduğu rapor edilmiştir.
Köyden Dünya Harbinde Himmet oğlu Mustafa Tekirdağ Merkez Hastanesi’nde, recep oğlu Ali ise Kirte Harbinde şehit düşmüşlerdir.
Köyde bugün ibadete açık bulunan camii 1998 yılında inşa edilmiş olup, eski cami yıkılmış fakat minaresi yalnız başına köy meydanında kalmıştır. Türbe etrafında sonradan bir müştemilat ve Karaca Ahmet Sultan hayratı olarak güzel bir çeşme yaptırılmıştır.
Köyün öğrencileri taşımalı sistem ile Yenişehir ilçe merkezindeki okullara gelerek eğitimlerine devam etmektedirler.