20 Temmuz 1974’te başlayan Kıbrıs Barış Harekâtının 50’nci yıldönümüne geldik. Hem deniz amfibi hem de hava indirme unsurlarının kullanıldığı bu harekât teknik zorluklarının ötesinde, Türkiye Cumhuriyeti açısından da çok önemli, büyük bir harekâttı.
6 Şubat 2018’de vefat eden, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nın Mete Bey‘i Muzaffer Sever, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda albay rütbesiyle Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Nurettin Ersin’in İstihbarat ve Harekât Şube Müdürüydü.
Harekâttan önce yaklaşık iki yıl süreyle, Kıbrıs’taki Türk Mukavemet Teşkilatı’nda da gizli görevlerde bulunan Muzaffer Sever, ölümünden önce yayınlanan söyleşisinde, Kıbrıs Barış Harekâtı’na dair anılarını anlatmıştı.
Muzaffer Sever anlatıyor:
“Ben 1970-71’de TMT’de görevliydim. Kod ismim Mete Bey idi. Bizim ilk bir planımız vardı, Yıldız-70 Harekât Planı… Magosa’nın kuzeyindeki plajlara çıkma planıdır. 1971 yılında, öyle bir tesadüf oldu ki, (yine) 19 Temmuz günüydü, o günü hiç unutmuyorum, geceleyin bize sancaklardan mesajlar gelmeye başladı. Limasol’dan, Larnaka’dan, Baf’tan, Erenköy’den, Yeşilırmak’tan, Serdarlı’dan, kendi bölgelerinde hareketlilik olduğunu söylediler. Ben de bizim adamları bölgelere gönderdim, bu hareketlilik nedir, araştırın diye.”
“O arada Larnaka Sancağı’ndan bir mesaj geldi: Limasol yönünden 20 araçlık bir Rum konvoyu geldi. Larnaka’dan Magosa istikametine gitti diye. Araştırma başlattık. Serdarlı hariç diğerleri, kendi bölgelerindeki kampların boşaltıldığını söylediler. Ben, özellikle Magosa’nın kuzeyini araştırın dedim.”
“O bölgeye gelmişler ve bizim İkinci Hat dediğimiz bir hat vardır ve hücum hattının hemen gerisindeki hattır, hücum birliklerinin çıktığı plaj mesela birinci hattır, sonraki hat ise ikinci hattır. O hat üzerinde Rum birliklerinin tertiplendiğini gördük.”
Muzaffer Sever, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’a bir müdahale olması durumunda kullanmak üzere hazırlanan ve Magosa’nın kuzeyinden Ada’ya çıkmayı öngören planın Rumlar tarafından bilindiğini böylece fark ettiklerini anlatıyor ve ekliyordu:
“Ben bunu ilgililere anlattım, dedim ki, “Rumlar Yıldız-70 Planı’nı biliyorlar, plan deşifre oldu. Planı değiştirin.” Bunun üzerine 1971 yılında yeni bir çıkarma planı yapıldı. Bu arada buna ek olarak bu indirme planları eklendi. O sırada uçak ve helikopter sayımız artmaya başlamıştı. Rumlar bu yeni planı öğrenemediler. (20 Temmuz 1974’te de Türk askerini) Magosa’da beklediler.”
Rumlar Türk harekâtına karşı Magosa’da tedbir alırken, Türk Barış Kuvvetleri ise Girne yakınlarında Yavuz plajı adı verilen Pladini Plajına çıkıyordu. Rumlar tahmin bile edemedikleri baskına uğradılar. Rumların büyük birlikleri hâlâ Magosa’da bekliyordu.
Harekât iki koldan yürütüldü. Denizden gelen “Çakmak Kuvveti” Girne yakınlarında bir plaja çıkarken, aynı saatlerde ise üçgen bölge adı verilen iç kesime helikopterlerle komando tugayı, paraşütle de hava indirme tugayı indiriliyordu. Çıkarma birlikleri havadan inen birliklerle birleşmek için hızlıca Girne’ye doğru harekete geçtiler. Özellikle ilk 24 saat çok zorlu geçti.
Bu harekât, bir indirme harekâtı ve çıkarma harekâtının, donanmanın ve hava kuvvetlerinin bombardımanının birlikte kullanıldığı, Dünyadaki ilk harekât olarak kayıtlara geçmiştir.
