Gençlerin Işığına Katlanamıyorlar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Size bir fıkra anlatayım: Yılanın biri ateşböceklerinin peşine düşmüş. Tuttuğu ateşböceklerini öldürüyormuş. Yılanın yakaladığı ateşböceklerinden biri sormuş: “Sana bir kötülük mü yaptık?” “Hayır” demiş yılan. Ateşböceği: “O halde bizi neden öldürüyorsun?” diye sorunca yılan şu yanıtı vermiş: “Sizin ışığınızı görmeye katlanamıyorum!”

Ülkeyi soyan, yandaşlara peşkeş çeken, Devrimci cumhuriyetin ekonomik, sosyal ve kültürel değerlerine saldıran siyasal İslamcı iktidar, gençlerin ışığını görmeye tahammül edemiyor. Dindar ve kindar nesil yetiştirme saplantısından kurtulamıyor. Anayasal haklarını kullanan gençleri çapulculukla, sürtüklükle, cibilliyetsizlikle suçlayarak ve onları hapse atarak itibarsızlaştırmaya çalışıyor.

Gençler: Hak, hukuk, adalet, özgürlük, eşitlik, iş, aş, gelecek, huzur, güvenlik talepleriyle sokağa çıktılar. Anayasal ve demokratik haklarını kullanıyorlar. Zorbalıklar karşısında susmuyorlar, biat etmiyorlar. Talimatla iş görenlere güvenmiyorlar.

Siyasal iktidar, gençlerin barışçıl eylemlerine copla, tazyikli suyla, biber gazıyla, plastik mermilerle karşılık veriyor çünkü onlardan korkuyor ve gezi direnişinin paranoyasından kurtulamıyor. Geleceğimizin güvencesi, parlak zekalı, Cumhuriyet sevdalısı ve donanımlı bir sürü gencin hayatı karartılıyor. Kötü muameleye, tacize, işkenceye maruz kaldıklarına dair çok ciddi iddialar var.

İktidar panikledi. Hırsını gençlerden çıkarıyor. Bu eylemlerin sürmesinden ve ülkenin her tarafına yayılmasından korkuyor. Gençlerin barışçıl eylemlerine son vermek için her türlü baskıyı uyguluyor. Protesto haklarını kullanan gençleri tutuklayarak henüz sokağa çıkmayan gençlere ve onların ailelerine gözdağı vermeye çalışıyor.

Siyasal iktidar;  söz dinleyen, kolayca yönlendirilen ve yönetilen, kabullenmeye ve biat etmeye hazır, mantık ve sorgulama becerisi olmayan, soru sormayan, hırsızlıklara ve yolsuzluklara ses çıkarmayan, hak, hukuk, özgürlük, adalet kavramlarına ilgisiz, kadın katillerini, tecavüzcüleri, çocuk istismarcılarını, vergi kaçıranları ya da hiç vergi ödemeyenleri, doğayı katledenleri sorun olarak görmeyen, sadaka kültürüyle ve dinci söylemlerle sindirilen bir gençlik istiyor.

İktidar, halkımıza ve özellikle ailelere çok öfkeli. Onlara da şöyle bağırıyor: Bana vergi ver, oy ver yeter. Beni denetlemeye, bana akıl vermeye, şikâyet etmeye kalkışma. Benim belirlediğim sınırların dışına çıkma. Şükret, yetinmeyi öğren. Çocuklarına sahip çık. Onları sokaklara salma. İş, ekmek, özgürlük, demokrasi, güven, adalet, liyakat, cumhuriyet, laiklik, Atatürk…” diye bağırmalarına yurttaşlık haklarını kullanmalarına izin verme.”

Kısacası iktidar gençlerimizi ve halkımızı sustalı maymuna döndürmek istedi ama yapamadı. Eğitimi dinselleştirme hamleleri, laiklik karşıtı uygulamaları, üniversitelere kayyumlarla çöküp özerkliği yok etme girişimleri ve bu amaçla harcadığı milyarlar işe yaramadı. Paniğe kapılmasının, saldırganlaşmasının, muhalif olan herkesi tehdit etmesinin nedeni budur. Kirli ve bölücü bir dil kullanmasının nedeni de budur. İktidar, gidici olduğunu ve kendisinden hesap sorulacağını biliyor.

Bir Fransız atasözü şöyle der: “Hırsıza hırsızlığını unutturursan sana ahlak öğretmeye kalkar.” Gençler unutmadığı ve unutturmadığı için iktidarın zulmüne uğruyorlar. Gençleri dinlemiyorlar. Hastalıklı bir kibir içinde ülkeyi kaosa sürüklüyorlar.

Bundan önceki yazımda belirtmiştim. Şimdi tekrar söylüyorum: Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi ve Devrimci Cumhuriyeti emanet ettiği bu gençleri zorbalıkla sindiremezsiniz. Onlar Kuvayımilliyecilerin torunlarıdır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Gençlerin Işığına Katlanamıyorlar
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.