Yenişehirli manifaturacıların bu son bölümüne başlamadan önce şunu belirtmek isterim:
Tarihçi ve Araştırmacı Yazar Salih Erol’un “Hüdâvendigâr Vilayet Salnamelerinde Yenişehir Kazası (1870-1927)”adlı kitabı, Yenişehir İlçesi Merkez ve Köylerini Güzelleştirme Derneği tarafından 2011 yılında yayınlanmıştı.
Bu değerli eser sayesinde, 1870-1872 yıllarında Hacı Şakir Efendiyi (Ersöz) ilçemiz Kaymakamı, kardeşi Hacı Nazif Efendiyi ilçemiz Belediye Reisi (Ersöz) ve 1870-1874 yıllarında diğer kardeşi Hacı Tahir Ağayı da Emlak Komisyon Reisi olduklarını, yine 1905-1907 yıllarında ise ilçemiz Kaymakamı Hacı Tahir Ağa’nın küçük oğlu Mehmet Tevfik Efendi’nin salise ve saniye rütbesiyle Mülkiye Mektebi Mezunu olarak bu görevi yaptığını, adı geçen eserin yayınlandığı tarih olan Haziran 2011 de öğrenmiştik.
Bu kitabıyla ilçemize emsalsiz ve de bedelsiz katkılarından dolayı Tarihçi ve Araştırmacı Yazar Kardeşim Salih Erol’a, Kadim Dostum Ali Bilgiç’e, bu eserlerin Baş Mimarı olan saygıdeğer Kaymakamımız (2010-2012), Bursa Vali Yardımcısı Samet Ercoşkun’a en içten duygularımı sunmak isterim.
Çünkü Salih Erol’un bu kitabında bilmediğimiz çok şeyleri de öğrenmiş olduk. O nedenle bu eser bizim bilgi kaynağımız ve rehberimizdir. Özellikle 375. ve 376. sahifelerde yer alan, 1927 yılındaki Meslek Dallarına Göre Yenişehir Esnaf Dağılımında Bakkal 28, Manifaturacı 17, Zahireci 11, Tuhafiyeci 9, Helvacı 5, Hancı 5, El-biseci 4, Arabacı, 3, Terzi 3, Yumurtacı 3, Marangoz 3, Pullukçu 3, Haffaf (Kavaf) 3, Şekerci 2, Kasap 2, Demirci 2, Saraç 2, Keresteci 2, Değirmenci 2, Tüfekçi 2, Nal-bur 2, Celep 2, Yol Müteahhidi 1, Eczacı 1, Fırıncı 1, Sarraf 1, Çarıkçı 1, Kunduracı 1, Kiremitçi 1, Bakırcı 1, Köfteci 1 olmak üzere 29 ayrı dalda faaliyet gösteren top-lam 124 esnafımızın olduğunu gördük.
Bu çizelgeden yola çıkarak Temmuz/ 2011 tarihinde Bakkal esnafımızdan başlayarak, bu güne kadar farklı dallarda faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârlarımızı dile getirip, gün yüzüne çıkarıyoruz. Sağlığımız elverdiği ölçüde bu köşemizde, yok olup unutulmuş esnaf ve sanatkârlarımızı dile getirmeye devam edeceğiz.
İşte bu duygu ve düşüncelerle üç bölüm halinde yayınladığımız manifaturacı esnafımızın bu son bölümünde de göz ardı ettiğimiz en eski manifaturacıları tekrar sırasıyla yazmayı uygun gördük.
1. Hacı Tahir Ağa Gür, 2. Mehmet Tevfik Gür, 4. Mustafa Gökgöz, 5, Şıh Ab-durrahim Ünsal, 6. Cırnıkların Ahmet Şekip Doğancı, 7.Alanyalı Mustafa Fevzi Aksoy, 8. Kavaklılı Molla Ahmet Oruç, 9. Bezzaz Mustafa Işıkoğlu, 10. Alanyalı Ahmet Akyüz, 11. Ali Ağaların Emin Toksöz, 12.Hacı Tahir Ağaların Emin Gür, 13. Karaosmanoğlu İbrahim Güvenç, 14. Alyanakların İbrahim Aşkın, 15.Tayiplerin Sıtkı İkikardeş.
Yukarıda isimlerini yazdıklarımızdan, Şıh Abdürrahim Ünsal, Cırnıkların Ahmet Şekip Doğancı, Kavaklılı Molla Ahmet Oruç, Hacı Tahir Ağaların Emin Gür, Karaosmanoğlu İbrahim Güvenç, Alyanakların İbrahim Aşkın ve Tayyiplerin Sıtkı İkikardeş’i, gazetemizin önceki sayılarında yayınlamıştık.
Yayınlamadıklarımızdan ve de göz ardı ettiğimiz Hacı Tahir Ağa’nın en eski manifaturacı olduğunu, vasiyeti üzerine Hacı Tahirağa Mektebini yaptıran oğlu Mehmet Tevfik Gür’ün de manifaturacı olduklarını, Yenişehir Belleği adlı kitabımın 51. Sahifenin ilk paragrafında belirttiğim halde, bu köşedeki ihmalimden dolayı da pardon diyorum.
Hacı Tahir Ağa’nın Cumhuriyet Caddesindeki 38-40 ve 42 No.lu işyerlerinde manifaturacılık yaptığını, Eski İtfaiyenin olduğu yerde ise Aynalı Köşkü bulunduğunu, vefatından sonra da küçük oğlu Mehmet Tevfik Gür’ün baba mesleğini Cumhuriyet Caddesindeki mekânlarında devam ettirdiğini, torunlarının çocukları olan okul arkadaşlarımız Emekli Sümerbank Müdürü Münür Gür ile Muhlis Gür’den muhabbet sırasında duyardık.
Mustafa Gökgöz ise Cumhuriyet Caddesindeki 80.nolu mekânların sahibidir. Eski Belediye Başkanlarımızdan Mehmet Gökgöz’ün de babasıdır. Burada manifaturacılık yapmıştır. Ondan sonra da en küçük oğlu Hüseyin Gökgöz baba mesleğini devam ettirmiş. Manifaturacılığı bırakınca, ortanca oğlu Ömer Gök-göz burayı kahvehane olarak çalıştırmış. Sonrada bu kahvehaneyi İdiş Mehmet’e devren kiraya vermiş. İdiş Mehmet de ağabeyi İsmail ile birlikte bu kahvehaneyi uzun bir zaman çalıştırmışlar. Ağabeyi İsmail, sert mizaçlı olup, suratı da gülmediği için o hep ocakta çalışıp, müşteriyle asla muhatap olmazmış. Fakat yapmış olduğu çay ve kahvenin tadı da başka bir yerde yokmuş.
Kardeşi olan İdiş Mehmet ise yumuşak huylu ve sıcak kanlı olduğundan müşteriyle hep o ilgilenip servisi de o yaparmış. Bu kahvehanedeki muhabbet başka hiçbir yerde yokmuş. Devamlı olan müşterileri her gece kendi aralarında doğaçlama türü eğlenceler düzenlediği için yer bulmakta da zorlanırlarmış. İdiş Mehmet’in bu mekânı kahvehane değil, adeta keyif hane ve hatta meddah hane gibiymiş. Daha sonra İdiş Kardeşler Bursa’ya taşınınca bu işyerlerini Çarıkçıların Kamil Sinop satın almış. Bu anekdotu halen hayatta bulunan İdiş Mehmet’in de devamlı müşterisi olan, Yenişehir Belediyesinden Emekli Başkatip Muzaffer Demirci’den, geçen ay ziyaret ettiğimde zevkle dinlemiştim.
Alanyalı Mustafa Aksoy’un işyeri Cumhuriyet Caddesindeki 72 No.lu dükkânmış. Mustafa Aksoy burada manifaturacılık yapmış. Daha sonra da küçük damadı Ahmet Gülsoy (Hatuniye Camiini yaptıran Rahime Hanımın eşi, Teslime Girgin’in de babası)kayınpederinden devir aldığı bu işi aynen devam ettirmiş. Çok beyefendi ve ağırbaşlı olan Ahmet Gülsoy manifaturacılığın yanında tuhafiyecilikte yaptığını, terziler için her türlü malzemelerin satıldığını ve Avni Ünal’ında burada çalıştığını bilirim. Bazı bilgileriyle bize yardımcı olan Mustafa Aksoy’un torunu, Ahmet Gülsoy’un da kızı olan Teslime Girgin’e de teşekkür ederim.
Alanyalı Ahmet Akyüz, Alanyalı Mustafa Aksoy’un da büyük damadıdır. İş yerleri Cumhuriyet Caddesi 76 No.lu dükkândı. Hacı Ahmet Akyüz, kısa boylu ve sevecen bir insandı. Sümerbank’tan emekli olan Hamdi İlhan askere gidinceye kadar burada çalıştığını telefon görüşmemizde söylerken;
“Bu dükkan da Ahmet Akyüz’ün torunu Torunu Metin Yüksel ve Seyfi Özdemir’in ağabeyi Süleyman Özdemir ile birlikte tezgâhtarlık yaptığını, bu işyerinde kumaş çeşitlerinden başka tuhafiye, kolonya ve esans çeşitleriyle terzi malzemelerinin de bulunduğunu, Hacı Ahmet Akyüz esansları İsviçre den ithal ettiği için, bu işyerinin devamlı mis gibi koktuğunu ve 15-20 gün giysilerden çıkmadığını, oğlu Orhan Akyüz’ün İstanbul Hukuk Fakültesinde okuduğu için baba mesleğini yapmayıp, Sigortacılık Tarım Aletleri ve Traktör Bayiliğiyle meşgul olduğunu hatırlatmıştı.”
Manifaturacı Mustafa Işıkoğlu, Recep, İbrahim ve İhsan Işıkoğlu’nun (Pamukçu)babalarıdır. Cumhuriyet Caddesindeki iş yerinde oğulları Recep ve İbrahim Işıkoğlu ile birlikte çalıştıklarını, İznik ve İnegöl Pazarlarına çocukları yatsı namazından sonra öküz arabalarıyla giderken, kendisinin de Koca Kulak Ahmet’in yaylı arabasıyla sabah namazından sonra pazara gittiğini, yapılan bütün hasılatı çuvala doldurup, ikindi na-mazından sonra tekrar yaylı arabasıyla Yenişehir’e döndüğünü, Hıdırbali Mahallesi Mescit Sokağında çok büyük konağı olduğunu, getirdiği paraları odanın ortasına çuvaldan boşaltılıp, kupürlerine göre evdeki çocukları ve gelinleri tarafından ayrılarak sayıldığını, İznik Pazarından çarşamba günü akşamı öküz arabalarıyla dönen oğulları evlerine hiç uğramadan sadece dükkândan malları yükledikleri gibi İnegöl pazarına aynı şekilde gittiklerini, Mustafa Işıkoğlu’nun da yine perşembe günü sabah namazından sonra aynı yaylı ara-basıyla İnegöl’e gidip, bir çuval parayla döndüğünü, keyfine çok düşkün bir insan olduğunu, yemeği içmeyi çok sevdiğini, misafir ağırlamaktan da çok hoşnut olduğunu, Mustafa Işıkoğlu’nun torunu, Pamukçu İhsan’ın da oğlu olan Mustafa Işıkoğlu söyledi.